Peraşamız ‘vealahta bidrahav’ ifadesini kullanarak Tanrı’nın yolunda gitmemiz gerektiğini öğretir. RaMBaM muhteşem eseri ‘Yad AHazaka’nın ‘İlhot Deot’ bölümünün hemen başında Tanrı’nın Kendi örneğini takip ederek görevimizin kendimizi Tanrı’nın özellikleriyle donatmak olduğunu anlatır. Bu aynı zamanda bir mitsvadır. Sözgelimi bizler dualarımızda Tanrı’ya ‘rahum vehanun – şefkatli ve merhametli’ olarak sesleniriz. Mitsva bizim de insanlara karşı şefkatli ve merhametli olmamızı istemektedir.
Hepimiz aynı gemideyiz. Hepimizin mücadeleleri vardır. Hepimiz bazı şeyleri doğru, bazı şeyleri ise yanlış yaparız. Hepimiz bazı yönlerden başarılı, bazı yönlerden ise başarısız olabilir, zaman zaman işleri karıştırabiliriz. İstisnasız her birimizin Tanrı’nın merhametine ve şefkatine ihtiyacı var. Bu mitsva bize gerçekten çok önemli ve çok derin bir şey anlatır. Verdiğimiz örnekte olduğu gibi başkalarına merhamet etmek önemlidir. Zira bizim de şefkat ve merhamete ihtiyacımız vardır.
İyi olmayan ancak insan doğasında olan bir davranıştan söz edelim. Kimimiz sessizce diğer insanların hataları ve başarısızlıklarından memnuniyet duyarız. Zor bir sorunla ya da krizle uğraşan diğer insanları duyduğumuzda, çoğu zaman bir parçamız, üstün hissetme fırsatını, hayatlarımızın o kişiden daha iyi durumda olduğunu hissedebilir. Her ne kadar yardım eder gibi görünsek de derinlerde bir yerde, birisinin mücadele ettiğini duymaktan memnuniyet duyarız. Bu bizlerin kötü niyetli olduğumuzun kanıtı değildir. Sadece zaman zaman bu duyguya yenik düştüğümüz bir gerçektir.
Aklımızdan çıkmasın ki bu tatmin gibi görülen duygu sahtedir. Hepimizin başarılı olamadığı ve Tanrı’nın merhametine ihtiyaç duyduğu anlar vardır. ‘Nasıl merhametliyse sen de merhamet göster’ öğretisini kazandıran RaMBaM yukarıda andığımız mitsvanın en önemli yollarından birinin bu olduğunu paylaşır.
Bir zamanlar biri Rav Avigdor Miller’e yaklaşarak Roş Aşana yargısı için nasıl hazırlanması gerektiğini sorar. Rabi ona bakar ve tek kelimeyle cevap verir: “Gülümse.”
Adam şoktadır. Roş Aşana’ya hazırlık için yapılması gerekenler başlığı altında bir liste hazırlasak kaçımız bu listeye ‘gülümsemek’ maddesini ekler?
Rav Miller bu soruyu bir örnekle açıklar. İşini kaybeden bir perakende mağaza zincirinin sahibi olan bir iş insanı hangi ürünlerin indirimli fiyattan satılması gerektiğini, hangi mağazaların kapatılacağını ve hangi çalışanların işten çıkarılacağını belirlemek için tüm mağazaları inceleyip bir envanter çıkarır. İnceleme sırasında mağazalardan birinin müdürüyle konuşurken bir çalışanın asla işten çıkarılmaması gerektiğini öğrenir. Bu adamın özelliği içten, arkadaş canlısı ve güler yüzlü olmasıdır. Birçok müşteri sadece onun için mağazaya gelmektedir. Bu yüzden işten çıkarılması uygun değildir.
İşte gülümsemenin gücü… Tanrı’nın yarattıklarına karşı görevimizi içten, isteyerek ve candan yaparsak Tanrı bizi yanında tutacaktır. Onlara karşı dostça davranmak Tanrı’nın yanında olmanın gerekliliklerinden biridir. Tabi ki insan olarak birbirimize ihtiyaç duyarız. Tanrı’dan bize karşı nasıl davranmasını diliyorsak bizim de insanlara ve yaratılanlara karşı davranışımız benzer şekilde olmalıdır. Bu da olumlu yumuşak yargının anahtarıdır.
Roş Aşana’ya girerken kendimize yardımcı olmak için yapabileceğimiz en iyi şey gülümsemek, herkese şefkat ve nezaket göstermek, hepimizin aynı gemide olduğumuzun, hepimizin mücadele ettiğinin farkına varmaktır. Bu dileklerle Tanrı’nın hepimizi bütün sevdiklerimizle birlikte mutlu, sağlıklı, başarılı bir yıl için yaşam kitabına yazmasını ve mühürlemesini niyaz ediyoruz. Amen.