Geçtiğimiz günlerde tarihçi ve yazar Prof. Yuval Harari’nin yeni kitabı ‘Nexus’u büyük bir merakla elime aldım. Kapakta bir güvercin resmi yer alıyor. Harari kitaba bu ismi koyarken hem bağlantı noktalarını (network) hem de barış ümidini birlikte kullanmak istemiş.
Yakinen izlediğim bu değerli yazar ‘Taş Devri'nden yapay zekaya bilgi ağlarının kısa tarihini anlatarak bilgi akışının dünyamızı yeniliklerle nasıl yarattığını ve aynı zamanda da nasıl bozduğunu yazmış.
“İnsanlık tarihinin en derin bilgi devrimini yaşıyoruz. Türümüze bilge insan anlamına gelen Homo Sapiens adını verdik; ancak eğer insanlar bu kadar zeki ve bilgeyse, neden kendimize bu kadar çok zarar veren şeyler yapıyoruz? İnsanlık büyük işbirliği ağları kurarak güç kazanır, ancak bu ağları kurmanın ve sürdürmenin en kolay yolu kurguları, fantezileri yaymaktır. İşte, yapay zekâ, gelecek nesillerin, onun yalanlarını ve kurgularını ortaya çıkarma çalışmasını bile engelleyebilecek yeni bir nexus yani bağ ağı meydana getirebilir. Ancak bilinçli seçimler yaparak en kötü sonuçları önleyebiliriz” diyor.
İnsanlığın yazıp yaydığı hikâyeler bizi mutlaka ki çok kez bir araya getiren bir bağla birleştirdi. Orada yazılanlarla inançlar gelişti. İnternet dünyası bize sonsuz bilgiyi vaat etti.
Peki, yapay zekâ daha neler yapacak? Siyasi gerginliklerin tırmandığı bu günlerde yanlış bilgiler ya da ‘junk informations’ her yerde, her alanda hızla çoğalıyor. Üstelik bizi belki de tamamen kontrol altına alacak daha da ileri yeni bir bilgi ağına, yapay zekâ çağına doğru hızla ilerliyoruz. Harari’nin “Başardığımız onca şeye rağmen, kendimize nasıl bu kadar zarar verebiliyoruz?” sorusu beni çok düşündürdü.
Harari, bizleri bilgiyle gerçek, mitoloji, bilgelik arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgulamaya teşvik ediyor. Roma İmparatorluğu, Katolik Kilisesi ve Sovyetler Birliği gibi sistemlerin iyi ya da kötü, hedeflerine ulaşmak için bilgiyi nasıl kullandığını örneklerle inceliyor. Ayrıca, yapay zekânın bizleri neredeyse tehdit ettiği bu dönemde, çok geç olmadan neler yapabileceğimizi tartışıyor.
Bilgi, malumat ve haber tabii ki önemli bir güçtür. ‘Gerçek’ ise realitenin kendisi…
Bilgi, kurgu veya yanlış olursa, insanları birbirine bağlarken, bunun sonucunda karmaşık yollara sebebiyet verebilir. Asıl gerçeği bulmak için araştırmak ve emek gerekir. Yanlış ama inandırıcı bir haberi yaymak ise daha kolaydır. Bu bazen fantezi bile olabilir. Hemen de inanan bir grup oluşuverir. Sosyal medyada bununla her gün karşılaşmayan var mı?
Bir müzik ise gerçektir ve kimse onun fantezi veya yanlış olduğunu tartışamaz. Müziğin iyi ve kötüsü tartışılabilir fakat müziğin kendisi gerçektir, bir realitedir.
Binlerce bilgi seli ile yüzleştiğimiz şu asırda gerçeği ayırt etmekte gitgide zorlanıyoruz. İşte grupları birleştiren ve etkileyen bu bilgiler, haberler, malumatlar sayesinde yapay zekâ önemli bir rol aldı. İletişim ağları dakika başı binlerce haber ve bilgiyi yayınlıyorsa; yanlış bilgilerin yaratılması tabii ki daha kolay oldu. Mesela bir yere 10 bin kişi saldırdı denildiği zaman gerçek belki 500 veya 5 bin kişi olabilir. Olayın değişik kaynaklı yorumlarıyla da hangi haberin doğru olduğunu anlamak için kim bunları her zaman kontrol edebiliyor?
Yapay zekâ birçok işi telefon aplikasyonlarına yükledi. Ne üzücüdür ki artık neredeyse her işlemi tuşlara basarak yapmak zorunda kalıyoruz. Konuşmadan, karşımızda insan olmadan. Bunları beceremiyorsanız vay halinize zira artık her şey internetle oluyor. Ayrıca, evden çıkmaya gerek kalmadan yapılan bu otomatik işlemler beynimizi tembelliğe itmiyor mu acaba? Duygusuz, kuru bir sistem… Belki de yaratıcılığımızı bile azaltıyor. Yaşlanan koca bir nesil ise sürekli gençlerden yardım istemeye mecbur kalıyor. Bir taksiye bindiğinizde, şoför yolu hemen GPS’e soruyor. Neredeyse köşedeki bakkala ya da en bildiğiniz yere bile GPS ile gidilecek. Zahmete ve pratik bilgi kullanmaya gerek görmeyen şoförler sadece gösterilen yolu takip etmeyi tercih ediyorlar. Umarım beyin gücümüzü kullanmaya devam eder kontrolün sadece makinelerin olduğu bir dünyada yaşamayız.
Harari, “Kötü bilgiler iyi insanları da etkiler ve kötü sonuçlara sebep olabilir!” derken ne kadar haklı.
Dilerim ki siz de varın siz olun, gerçekleri arayın; her zaman paylaşılan bilgilerin kaynağını inceleyin ve insan dışı makinelerin esiri değil de akıl ile duygularımızın gücüyle yaşamaya devam edelim.
5875 yılına girerken hepimize barış, birlik ve doğru kaynaklardan iyi haberler diliyorum.
Şana Tova