Dünya Ukrayna ve Gazze’ye odaklanmışken, Sudan’da 17 aydır süren iç savaş on binlerce sivilin ölümüne ve 10 milyon kişinin yerinden edilmesine yol açtı. Ayrıca bu çatışma, 25 milyon insanı kıtlık seviyesiyle karşı karşıya bırakarak, dünyanın en ciddi açlık krizlerinden birini doğurdu.
Sudan'daki iç savaş, 2023'te Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasındaki güç mücadelesiyle patlak verdi. Bu çatışmanın kökleri, 2019'da Ömer el-Beşir'in devrilmesine dayanıyor. SAF lideri General Burhan ve RSF lideri Hemedti, Ömer el-Beşir'e karşı 2019'daki ayaklanmada işbirliği yaptılar. Ancak, Hemedti RSF’yi Sudan ordusuna entegre etmeyi reddedince iki lider arasındaki güç paylaşımı krizi derinleşti ve 2023’te iç savaşa dönüştü.
Bugün, Sudan'daki çatışmayı yalnızca iki ulusal grup arasındaki bir iç savaş olarak görmek yanıltıcı olur. Sudan, yaklaşık 1,8 milyon kilometrekarelik bir alana yayılan Afrika'nın üçüncü büyük ülkesidir. Kuzeyde Mısır, doğuda Kızıldeniz ile komşudur ve ayrıca Etiyopya, Güney Sudan ve Çad gibi çeşitli ülkelerle sınırları mevcut. Petrol ve altın gibi doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke olan Sudan, bu nedenle bölgedeki ülkelerin ve küresel güçlerin ilgi alanına girmekte.
Bu iç savaştaki yabancı aktörler, Sudan'ı kendi bölgesel nüfuz mücadeleleri için bir oyun alanı olarak görüyor. Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) RSF'yi desteklerken, Katar SAF'yi desteklemekte. Altın kaynaklarını kontrol etme çabasında olan RSF, Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) altın satışı yapmakta. SAF ise, Port Sudan'dan geçen ihracat ve ithalatlara vergi koyarak ve altın ile hayvancılık gibi stratejik emtiaların satışı için Mısır ve Katar gibi ülkelerden destek alarak gelir sağlamakta.
Rusya ve Çin, Sudan'daki iç savaşta farklı çıkarlar peşinde olan iki önemli dış aktör olarak öne çıkıyor. Rusya, özellikle Wagner Grubu aracılığıyla Sudan’da aktif rol oynuyor. Wagner’in Sudan'daki en önemli çıkarları, altın madenciliği faaliyetleri ve Kızıldeniz'de bir deniz üssü kurma hedefi üzerine yoğunlaşıyor. Wagner Grubu, Darfur’daki altın madenlerinden elde ettiği gelirle Rusya'nın maruz kaldığı uluslararası yaptırımların etkisini hafifletmeye yardımcı oluyor. Ayrıca, Rusya, her iki gruba yaptığı silah satışları yoluyla Sudan’da stratejik bir nüfuz alanı oluşturmayı amaçlıyor.
Çin ise Sudan'da daha çok ekonomik çıkarlarıyla öne çıkıyor. Özellikle Sudan'ın petrol rezervleri ve altyapı projelerine yapılan büyük yatırımlarla ilgileniyor. Çin, bölgede iş yatırımlarını korumak amacıyla her iki gruba da silah satışları yaparken, aynı zamanda Sudan'da barışı sağlamak için Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne katkıda bulunuyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Sudan'daki iç savaşı yakından izlemekte. Batı ülkeleri genellikle bölgesel istikrarı sağlama, insani krizleri hafifletme ve Sudan'ın stratejik konumunu koruma üzerine odaklanmakta. Sudan, Kızıldeniz'deki stratejik limanları,doğal kaynakları ve Süveyş kanalına yakınlığı nedeniyle önemli bir ülkedir. ABD ve Avrupa, Sudan’daki savaşın bölgeye yayılmasının küresel güvenlik ve ticaret üzerinde ciddi etkileri olacağına inandığı için çatışan grupları barışa zorlamakta.
Nüfusunun yüzde 90-97’si Sunni Müslüman olan Sudan’da, SAF Komutanı General Burhan’a İslamcı tugaylar insan gücü sağlamakta geri kalmıyor. Birleşik Arap Emirlikleri, General Burhan'ın İslamcılara yakın duruşundan ve Müslüman Kardeşler'in Sudan'da güç kazanmasından endişe duymakta. Sunni toplumlardaki bölünmeden faydalanan fırsatçı İran ise Ortadoğu’ya yakın yeni bir vekalet cephesi açma ümidiyle General Burhan’a insansız hava araçları desteği sağlamakta. Bu şekilde, İran Kızıldeniz’in karşı kıyısındaki Suudi Arabistan’ı güneyde Yemen, kuzeyde Irak ve batıda Sudan’dan iyice baskı altına almayı hedeflemekte.
Üst düzey bir batılı diplomat Sudan için,"Bu artık Afrika'da oynanan bir Ortadoğu savaşı" diyor.
Özetle, Sudan’da Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar bölgesel hakimiyet rekabeti içerisinde. Suudi Arabistan İran’ın terör gruplarıyla bölgeye yayılmasını engellemeye çalışıyor. Rusya, Ukrayna savaşını finanse etmek için altının peşinde, ABD ise Rusya’nın Kızıldeniz’de bir deniz üssü kurmasını engelleme çabasında. Çin ekonomik yatırımlarını korumaya çalışırken, Mısır ve Türkiye de bu pastadan pay almak için çabalıyor.
Yani anlayacağınız Sudan, tam bir kaynayan kazan.