Amerika Birleşik Devletleri’nde seçime bir hafta kaldı. 5 Kasım’da Amerikalılar seçime gidecek ve gelecek dört yılda Amerika’yı kimin yöneteceğine karar verecekler.
Seçim anketleri Kamala Harris ve Donald Trump’ın başa baş olduğunu gösteriyor. Anlaşılan ‘Salıncak Eyaletler’ kilit rol oynayacak.
Kimin başkan olacağı kesin olamamakla birlikte benim düşüncem Trump’ın seçimi kazanacağı yönünde. Tabii bu benim tahminim.
İşin siyaset yanı bir tarafa, adayların olası ekonomik programlarının neler olabileceğine ilişkin senaryolar üzerinden ilerlemekte fayda var. Bunlar elbette senaryo. Uygulamalar senaryolardan farklı olabilir ancak yine de bir bakalım neler olabilir?
Trump’ın başkan olması halinde ekonomik senaryo
Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesi durumunda ABD ve Çin arasında bir anlaşmaya varılması uzak bir varsayım olarak duruyor. İlk başkanlık döneminde Trump’ın Çin’i tehditleri ve Çin’e uygulanan tarifeler hâlâ akıllarda. İşin ilginç yanı Biden hükümeti döneminde de bu tarifeler devam etti. Çin’e karşı tutum parti fark etmeksizin bir ABD politikası haline dönmüş durumda.
Trump döneminde Çin’e yönelik biraz daha sert söylem ve karar beklemek çok umulmaz değil.
Fakat yeni Trump dönemi geçtiğimiz dönemden farklı olabilir.
Trump birçok konuşmasında ‘enflasyonun büyük bir sorun olduğunu bildiğini’ söyledi. ABD'deki mevcut makroekonomik ortamın 2018'in makro ortamından çok farklı olduğunu biliyor. Dünyanın geri kalanı için maksimum tarife politikasına bu sefer mesafeli olabilir.
Ukrayna - Rusya Savaşının gidişatı Trump’ın Putin ile çalışmaya başlaması ile yön değiştirebilir. ABD Ukrayna’ya verdiği desteği çekip Avrupa’yı burada yalnız bırakmak isteyebilir. Bu durumda Çin’in desteğine ihtiyaç duyacağı için sanılanın aksine Çin’e fazla sert de olmayabilir. Burada Trump’ın Avrupa’yı mı yoksa Çin’i mi esas rakip gördüğü konusu merak edilecektir. Almanya’nın Avrupa’nın hasta adamı olması ve Çin’le iç içe geçmiş ticaret ortaklığını Trump Amerika için fırsata çevirmek isteyebilir. Çin’e daha fazla yüklenmek içeride üretim maliyetlerini artırabilir.
İlk Trump döneminde Amerikan halkı ekonomik gidişattan oldukça memnundu. Pandemi olmasaydı büyük bir ihtimalle Trump yeniden kazanacaktı. Trump bunu biliyor ve muhtemelen daha genişleyici ve harcamaları ön plana çıkaran bir politika izleyecek. Bu gelişen ülkeler açısından olumlu bir gelişme.
Trump birçok yabancı şirketi ABD’de üretim yapmaya davet edecektir. Bu yeni teşviklerin gelmesi anlamına geliyor. Özellikle bilgi teknolojileri şirketleri için yeni Trump dönemi bir fırsat olabilir.
Trump’ın olası başkanlığında dolar endeksi güçlenebilir. ABD doları cinsinden varlıklarda değerlenme beklenebilir.
Trump, Amerikan çelik, alüminyum ve savunma endüstrileri ile birlikte yerli otomobil endüstrisinin tarifelerden yararlanacağını birçok konuşmasında ifade etti.
Trump ayrıca petrol üretimini artırma planlarını vurguladı ve üretimi artırmak için yeni petrol sondajı, rafineri inşaatı, yeni enerji santralleri ve diğer projeleri zorlamak için acil durum yetkilerini kullanacağını söyledi.
Olası bir Trump başkanlığında bu sektörlerin ve bu sektörlerdeki özellikle Amerikan şirketlerinin hisse değerlerinin artması beklenebilir. Yerli ve milli şirketler yeni Trump döneminin gözbebeği şirketleri olacaklardır.
Trump; ‘Yeni Yeşil Anlaşma’ya yapılan harcamaları ortadan kaldırmak ve temiz enerji projeleri için finansman içeren Enflasyon Azaltma Yasası'nda ayrılan ancak henüz harcanmamış dolarları geri alacağını vaat etti. Bu da ekonomi politikalarından ciddi bir sapma anlamına geliyor.
Trump, konut üretimini teşvik etmek için, seçilmesi durumunda hükümetin konut geliştirme için geniş federal araziler açacağını söyledi. Konut sektörü yatırımcıları için müthiş bir haber bu.
Elon Musk’ın Trump başkanlığı döneminde oluşturulacak ‘Hükümet Verimlilik Komisyonu’na başkanlık etmesi bekleniyor. Yeni dönemde en çok konuşulacak konular verimlilik ve verimlilik artışı olacak gibi duruyor.
Kamala Harris şu ana kadar bekleneni veremedi. Kendi sayfasında bile Trump’ın neleri yapamayacağını söylüyor. Biden döneminden farklı bir ekonomik program beklenmiyor ancak yine de olası Kamala Harris ekonomi senaryosuna bakmakta fayda var.
Kamala Harris’in vaatleri temelde iki ana bölümden oluşuyor:
1-Orta sınıf aileler için maliyetlerin düşürülmesi,
2-Amerikalıların sağlık hizmetlerine ulaşımını kolaylaştırmak, konut alımı için yardımcı olmak ve kira desteği.
Harris, yeni küçük işletmeler için 50 bin dolarlık bir vergi indirimi vaat ediyor. Olası başkanlık döneminin ilk iki yılında 25 milyon yeni küçük işletme başvurusu hedefi belirledi.
Özellikle market ürünlerinde ‘fahiş fiyat’ olduğunu öne sürerek bu fahiş fiyatlara karşı kısıtlayıcı önlemler getireceğini söyledi. Biz bunları daha önce kendi ülkemizde gördük. Birilerinin Harris’e bunun boşa kürek çekmek olduğunu Türkiye örneğinden bahsederek söylemesi lazım.
Kamala Harris, ilk kez ev sahibi olacaklara 25 bin dolarlık peşinat yardımı sağlamayı ve önümüzdeki dört yıl içinde üç milyon yeni konut biriminin oluşturulmasını vaat ediyor. Harris ayrıca uygun fiyatlı konut kiralama birimleri inşa eden konut geliştiricileri için vergi imkânlarını genişleteceğini söylüyor.
Kamala Harris, ailelere yeni doğanlar için 6.000 dolarlık çocuk kredisi vermeyi, orta ve alt sınıf aileler için pandemi döneminde çocuk başına 3.600 dolarlık vergi kredisini geri getirmeyi öneriyor. Bu öneriler aile başına muaf tutulacak vergi tutarı ile birlikte düşünülen bir uygulama.
Özetle Trump şirketler üzerinden hareket ederken Harris bireyleri ve özellikle orta sınıf aileleri öne çıkaran ekonomi politikaları uygulayacağını vaat ediyor.
Kimin daha inandırıcı olduğunu seçim sonuçları açıklanınca göreceğiz.