NOAH - Bir öykünün öğrettikleri

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
30 Ekim 2024 Çarşamba

Talmud’da yer alan bilgeler zaman zaman Tanrı’nın mucizelerine şahit olmuşlardır. Tanrı onlar için bazı durumlarda mucizeler yaratmış onlar da bu mucizeleri hak ettiklerini göstermişlerdir. Bunlardan biri Masehet Taanit 25/A’da geçen bir öyküye dayanır. Büyük bir tsadik ancak aynı zamanda çok yoksul olan Rabi Hanina ben Dosa’nın eşi bu yoksulluktan şikâyet etmeye kadar gitmiştir. Rabi bu amaçla dua eder ve göklerden bir altın masa ayağı onlara verilir. Bu sayede onlar maddi durumlarını çok yukarılara taşımışlardır.

Rabi Hanina’nın eşi o gece bir rüya görür. Gelecek dünyada kendisi ve Rabi Hanina üç ayaklı bir masada oturmakta iken etrafındakiler dört ayaklı normal masalarda oturmaktadırlar. Verilen hediyenin gelecek dünyadaki haklarından çekildiğini anlayan eşi Rabi Hanina’dan masanın geri alınması için dua etmesini ister. Bu dua da karşılık bulur ve masa ayağı geri alınır. Gemara bu öyküyü çok güzel bir ifade ile tamamlar: “Sonraki mucize ilkinden daha büyüktür.” Yani masayı geri getiren el, masayı indiren elden daha mucizevi olarak kabul edilmiştir.

Herkesin yüzünde beliren sorular aynı noktaya odaklanır. Hangi mucizenin daha büyük olduğu neden önemlidir? Önem sırasına koyacaksak neden masayı alan elin mucizesi daha önemli konumdadır? Aslında verilen cevap beklenmeyen niteliktedir. Üst dünyadan fiziksel dünyaya getirilen her şey tanımı gereği değeri azaldığından Gan Eden’e geri dönemeyecek bir konumdadır. Ameliyathanedeki steril ortama bir benzetme yapabiliriz. Tıbbi bir alet dışarı çıkarılıp açığa çıkarılsa, artık steril olmadığı için asla ameliyathaneye geri getirilmez. Aynı şekilde, göklerin tertemiz ortamının dışına, fiziksel dünyamıza getirilen bir masanın ya da herhangi bir şeyin ayağı da, o andan sonraki ortama uygun değildir.   

Ancak bu durumda bir istisna vardır. Rabi Hanina Ben Dosa’nın evi tıpkı Gan Eden gibi saf ve tertemizdir. Onun tsadikliği ve kutsallığı o kadar yüksektir ki, masanın bacağına zerre kadar leke bile bulaşmamıştır. Bu, bacağın göklere geri dönüşünün büyük mucizesidir; dünyamıza geldikten sonra bile hâlâ geri dönmeye değerdir, çünkü dünyamızın cennet benzeri bir kısmına gelmiştir.

Geçen hafta okuduğumuz Bereşit peraşasında Adam ve Hava işledikleri günah nedeniyle Gan Eden’den sürgün edilirler. Adam ve Hava yaptıkları bu yanlışla insanlığın bir anlamda oraya geri dönebilmesi için yolu çok zor bir hale getirmişlerdir. Sürülmelerinden bu yana insanlık, Gan Eden'e dönmeye çabalama sorumluluğuyla mücadele etmektedir. Ancak Tora öğrenimimiz ve Misvot'a uymamız aracılığıyla, Gan Eden'in saflığını dünyamıza getiririz ve böylece bir anlamda bahçeye girebilme şansını elde ederiz.

Bu süreç Yamim Noraim'den sonra doruğa ulaşır. İtiraf ederek, teşuva yaparak ve dua ederek, kendimizi geliştirmeye odaklanarak, bir dereceye kadar kutsallığın daha yüksek seviyelerine ulaştık ve böylece dünyamızı ‘Gan Eden’e dönüştürdük.

Sukot Bayramı sırasında büyük tsadikler Avraam, Yitshak Yaakov, Yosef, Moşe, Aaron ve David tarafından sukada ziyaret edilir. Bunlara Uşpizin dediğimiz hepimiz tarafından bilinir. Suka, Yamim Noraim boyunca geçirdiğimiz arınma sürecinden sonra Gan Eden'e dönüşümüzü temsil eder. Artık dünyamızda, bir nebze de olsa Rabi Hanina Ben Dosa'nın evine benzeyen bir Gan Eden yaratmayı başardığımıza göre, atalarımız göklerden gelip bize katılırlar çünkü sukamız aslında bir göklerin uzantısı haline gelmiştir.

Noah zamanında insanlar bunu bozarak tufan gelmesine neden olsalar da bizlere verilen şans asla geri alınmamıştır. Yılın bu döneminde bizim mücadelemiz ve sorumluluğumuz, yarattığımız Gan Eden’i korumaya çalışmaktır. Bayram sezonunda yaşadığımız büyümenin önümüzdeki aylarda da devam etmesini sağlamak gerekir. Tora öğrenimine ve Misvot uygulamaya olan hararetli bağlılığımız aracılığıyla hayatlarımızı daha saf, daha kutsal ve daha asil hale getirerek Gan Eden'i dünyamıza getirmeye gayret edebiliriz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün