Devletlerarası ilişkilerde ulusal yas ilan edip bayrakların yarıya indirilmesi, ciddi bir eylemdir. Deprem, sel, tsunami gibi doğal olayların yol açtığı büyük felaketlerin yanı sıra herhangi bir terör saldırısı sonucu yaşanan trajik olaylar ya da devlet başkanları, siyasetçiler, milyonların gözünde saygınlık uyandıran devlet insanları, sanatçılar ve önde gelen isimlerin ölümlerinin ardından ülkeler yas ilan edebilir ve bayraklar yarıya çekilebilir. Uluslararası ilişkiler ve hukukta bayrakların yarıya indirilmesi, karşı tarafın “acılarının ve üzüntülerinin paylaşılmasını simgeleyen ve diplomatik nezaketi gösteren”, dikkat çeken bir uygulamadır. Örneğin, 11 Eylül saldırılarının hemen sonrasında dünyanın birçok ülkesi sadece Amerikan ya da NATO müttefiki olduğu için değil; 3000 insanın ölümüne neden olan bu terör saldırılarına karşı birlik mesajı da verme ve söz konusu saldırıların sadece Amerika’ya değil; insanlığa karşı da gerçekleştirildiğini gösterme adına bayraklarını yarıya indirip ulusal yas ilan etmişlerdi. Türkiye de bu ülkeler arasındaydı. Nihayetinde, ulusal yas ilan edip bayrakların yarıya çekilmesi, sadece ulusal ya da bölgesel bir tepkinin dışavurumu değil; uluslararası alanda da bir ülkenin “ahlaki itibarı ve saygınlığının” da timsalidir.
İspanya yine, acılar içinde…
Bilindiği üzere, İnsanlık, son bir haftadır İspanya’dan gelen haberlerle sarsıldı. Özellikle ülkenin Doğusu, Valensiya, geçen hafta büyük bir sel felaketi yaşamış ve bu yazı kaleme alınırken felakette yaşamını yitirenlerin sayısı 217’ye ulaşmıştı. İspanya’nın o ana kadar gördüğü en büyük doğa olayı olan selde, ülkenin 1 yılda aldığı yağışın 8 saatte yağması, felaketin etki ve boyutunun artmasına neden olmuştu. İspanya kraliyet ailesi, başbakan ve çok sayıda siyasetçilerin sel bölgelerini gezmeleri sırasında da afetzedelerin, öfkeleri çok şey anlatıyordu. İspanya’nın acılar içinde kıvrandığı son dönem, Covid-19 salgınının ülkeyi kasıp kavurduğu günlerdi; ancak son sel felaketinde yine aynı acıları yaşaması, siyasete olan kırgınlık ve öfkeyi de su yüzüne çıkardı. Bu arada, Covid-19 günlerinde, İspanya’ya hızlı bir şekilde yardıma koşan ülkelerden birinin de Türkiye’nin olduğunu ekleyeyim. İspanyollar bu yardımları hâlâ öve öve anlatırlar ve İspanya’da Türkiye’nin imajının diğer Avrupa ülkelerinden daha pozitif olmasının nedenlerinden biri de ülkemizin geçmişten bugüne İspanya’nın bu zor günlerinde yanlarında olmasıdır.
Bayrakların yarıya indirilmesi geleneği nereden geliyor?
İspanya’da yaşanan bu felaket için Türkiye’nin neden ulusal yas ilan etmediğini tartışmadan önce, bayrakların yarıya indirilmesi geleneğinin nereden geldiğinden çok kısa bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere, bugünkü uluslararası hukukun temel kaynakları esasında, deniz hukukuna dayanmaktadır. Özellikle, 16. ve 17. yüzyıllarda, denizcilik alanında gelişen teknolojilerle deniz aşırı toprak ve ülkelere ulaşmak daha da kolaylaşacaktır. Bu alanda, Britanya donanmasının dışında; Hollanda, İspanya ve Portekiz donanması da öne çıkacaktır. İşte tam da bu dönem aralığında, 1612’de, bir İngiliz gemisi olan “Heart's Ease”in kaptanının Kanada'ya yaptığı bir yolculukta ölmesi üzerine, o döneme göre ilginç ve etkileyici bir uygulama yapılır. Gemi, kaptanın şehrine, Londra'ya döndüğünde ölen kaptanı onurlandırmak için bayrağını yarıya indirecek ve Londra limanına bayrakları yarıda olacak şekilde yanaşacaktır. Buradaki mesaj, kaptanın ölümüne duyulan derin üzüntünün bayrağın yarıya çekilmesi ile onurlandırılacağı ve yarıda dalgalanan bayrağın hemen üstünde “ölümün görünmez ve hüzünlü bayrağı”na yer açılacağı inancıydı. Kaptanın onuruna ithafen, hüznün bayrağı, diğer yarıda “özgürlüğünden bir şey kaybetmeden” dalgalanmalıydı…
Türk-İspanyol ortak acı ve duygudaşlığı
Görüldüğü üzere, yas ilan edip bayrakların yarıya çekilmesi, sadece sembolik bir hareket olarak görülmemelidir. Aynı zamanda, karşı tarafla ortak duygudaşlık ve üzüntüyü paylaştığı mesajı içtenlikle verilmelidir. İspanya’daki sel felaketinden sonra Türkiye’mizin dost İspanyol halkıyla -taziye iletimi dışında- ortak acı ve üzüntülerde duygudaş davrandığının güzel bir örneği sergilenebilirdi. Öyle ki Türkiye ve İspanya arasında birçok ortak nokta olduğu gibi, aralarında Avrupa, Latin Amerika ve Orta Doğu’nun da bulunduğu coğrafyalara ilişkin yıllara dayanan çıkar ve hassasiyetler üzerinde politikalar mevcuttur. El Kaide terör örgütünün 15 ve 20 Kasım 2003’te İstanbul’da gerçekleştirdiği çifte terör eylemlerinde 57 canımızı kaybettikten kısa süre sonra, Mart 2004’te bu kez, Madrid’deki tren garı saldırılarında 200’ün üzerinde insanın yaşamını yitirmesi, Türkiye ve İspanya’yı birbirine daha da yakınlaştıracak ve her iki tarafın önderliğinde “Medeniyetler İttifakı” (Alliance of Civilizations) kurulacaktır. Tarihin bu kırılma noktasında Türkiye ve İspanya, üzerlerine düşen sorumluluğunun bilincinde olarak aşırıcılık ve teröre karşı birlikte hareket etme yönünde adımlar atacaklardır.
İspanya’nın diğer Avrupa ülkelerinden farkı
Esasında, Türkiye ve İspanya’yı birbirine yaklaştıran en önemli unsur, İspanya’nın geçmişten bugüne diğer Avrupa ülkelerine nazaran Türkiye’nin AB üyeliğini her platformda koşulsuz desteklemesidir. Diğer taraftan, Türkiye’nin hassas olduğu konuların başında gelen Filistin sorununda son dönemde Madrid, soruna ilişkin neredeyse Ankara ile aynı düzlemde yaklaşmaktadır. Son Hamas-İsrail çatışmasının akabinde, Türk ve İspanyol Dışişleri Bakanlarının, Gazze temas grubuyla eşgüdümlü çalışması dikkat çekiciydi. Madrid ve Ankara‘yı buluşturan bir diğer ortak nokta ise İspanya’nın uzun yıllar başını ağrıtan Bask ve Katalonya bölgeleri sorunlarıdır. Türkiye’nin ayrılıkçı terör örgütüyle mücadele deneyimi, Madrid’e yönelik empati duygusunu da geliştirmiştir. İki ülkenin teröre karşı duruşundaki ortaklık, her ne kadar istenilen seviyede olmasa da en azından terör konusunda da karşılıklı hassasiyetler mevcuttur. Bir de İspanya; Fransızların kasıntılı imajı, Avusturya, Hollanda ya da Danimarka gibi ülkelerin ön yargılı politikalarına karşın, Türkiye’ye hep daha anlayışlı ve mâkul tavırlar içinde ılımlı yaklaşmıştır.
İspanya’nın Filistin’e yardımları
Sonuç olarak Türkiye, Orta Doğu’da başta Filistin sorunu olmak üzere, elzem sorunlarla mücadele etme konusunda İspanya ile birçok alanda hemfikirdir. Hele hele, 7 Ekim’den sonra gelişen olaylara karşı Arap ülkelerinden de daha fazla olmak üzere, Türkiye ve İspanya’nın sürekli perde önünden sesini çıkarmalarına tüm dünya şahitlik etti. Son dönemde, İspanyol yönetiminin Filistinlilere ulaştırdığı yardım, 50 milyon avroyu geçti ve bu demek oluyor ki son 1 yıl içinde İspanyol hükûmeti, Filistin’e, önceki dönemlerden 3.5 kat daha fazla yardım gönderdi. Bunun dışında yine bu yıl içinde, sadece gıda yardımları 30 tonu geçmiş vaziyette. İspanya diğer taraftan, İsrail’in bölgedeki “var olma hakkı”nı da samimi biçimde savundu ve Filistinlilerin, İsrail’in yanı başında barışçıl bir şekilde yaşamaları gerektiği fikrini (İki Devletli Çözümü) de her ortamda dile getirdi.
İspanyol dostlarımız için 1 günlük yas neden gerekli?
Şimdi soru şu; 7 Ekim’den sonra İsrail’e yönelik, uluslararası toplumu özellikle uluslararası hukuk ve diplomasi yönünden harekete geçirme girişimlerinde Türkiye, Arap ülkelerinden daha çok, yanında İspanya’yı görmedi mi? Dışişleri Bakanımız Sn. Hakan Fidan, gerek İspanyol başbakanı gerekse mevkidaşı ile birçok kez istişare halinde ortak hareket etmediler mi? Üstelik İspanya bunu, çoğu AB üyesi ülkeyi karşısına alarak da gerçekleştirdi. İspanyol kamuoyunda mevcut hükûmete karşı homurtuların yükseldiği bu zor günlerde Türkiye, diplomatik nezaket gereği İspanya’nın acılarına ortak olmamız hususunda, en azından bir günlük yas ilan edip Türk bayrağımızın diğer yarısında, “İspanyol ölümlerinin görünmez ve hüzünlü bayrağına” da yer açmamızın yerinde olacağı kanaatindeyim. Böyle bir eylemde, Avrupa ülkelerine de olumlu bir mesaj iletilecek ve yanı sıra, Türkiye’nin insani diplomasinin etki alanına da katkı sağlayacaktır. Şalom’daki bu yazım vasıtasıyla sel felaketinde yaşamını yitirenleri üzüntüyle anıyor, yaralananlar ve geride acılarıyla kalanlara da sabırlar diliyorum. Kadim İspanyol halkına sevgilerimizle…