Bildiğiniz gibi geçtiğimiz pazar günü Türkiye’nin belki de en olaylı maçlarından biri olması beklenen Trabzonspor-Fenerbahçe maçı oynandı. Çok şükür, geçen sene yaşanan olayların bir benzeri bu sene yaşanmadı fakat ne yazık ki maçla ilgili tek olumlu şey bu kadardı. Zira bırakın futbolu, tekniği taktiği konuşmayı, sahada iki takımın adlarını bile andırmayacak derecede kötü bir hakem yönetimi vardı. Hatta bu hakem yönetimi öylesine kötüydü ki maç bitiminde kazanan taraf da kaybeden taraf da durumdan oldukça şikayetçiydi. Sanıyorum böyle bir durum sadece ve sadece ülkemizdeki futbol ortamında yaşanabilirdi.
Maç bitiminde Trabzonspor Başkanı şöyle bir demeç verdi: “Biz dışarıdaki şerefsizlere yenildik.” Fenerbahçe ise her zaman söylediği futbolun içindeki olası bir yapının bu maçta da karşımıza çıktığından bahsetti. Peki gerçekten dışarıdaki şerefsizler veya futbolun içinde olduğu iddia edilen bu yapı bu maçta var mıydı?
Doğrusunu söylemek gerekirse bunların ikisine de en azından bu maç özelinde katılamıyorum. Daha önceki yazılarımda da birçok kere belirttiğim gibi, hakemlerimizin bir yapı içinde olabilecek kadar veya kendisine şerefsiz edebilecek kadar kabiliyetli olabildiklerini düşünmüyorum. Zira, kötü niyetli olmak, iddia edildiği kadar şerefsiz olabilmek de kötü bir şey olsa da bir kabiliyet işidir. Fakat lütfen bunu kabul edelim hakemlerimiz gerçekten çok ama çok kötü. Aşağıdan iyi hakem yetişmiyor veya yetişen de inanın bana, kabiliyetsiz. Dolayısıyla burada eğer bir yapı veya Trabzonspor Başkanı’nın söylediği gibi herhangi bir yanlışlık varsa bu hakemlerimizden kaynaklanmıyor. Tamamen bu hatanın Türkiye Futbol Federasyonu’nda olduğunu düşünüyorum zira bu kadar genç bir hakemi, henüz 28 yaşında olan ve Fenerbahçe kaptanından 11 yaş küçük bir hakemi, daha önce üç büyük takımın maçını sadece bir kere yönetmiş bir hakemi, geçen sene sahaya insan öldürmek için girilen bir statta yapılan maça atamak ne kadar doğruydu? İşte ben sadece ve sadece bunu sorguladım. Halbuki ben de burada bir Fenerli olarak Fenerbahçe’nin son dakikada attığı ve bence eğer olacaksa şampiyonluk alameti olan golü teknik taktik olarak tartışmak, Tadic’in son saniyede attığı sanat eseri pası konuşmak isterdim.
Geldiğimiz noktada ne yazık ki söyleyebileceğim tek şey, Trabzonspor-Fenerbahçe maçını kazanan takımın ne yazık ki her seferinde bu kötü ve kabiliyetsiz Türk hakemlerini de yenmek zorunda bırakılmasıdır. Halbuki üç puan alacak takımın hakemi de yenme zorunlu bulunmamaktadır. Ve inanın bunu sadece Fenerbahçe tarafından söylemiyorum. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz sene Trabzonspor’un Fenerbahçe’yi Kadıköy’de, deplasmanında perişan ettiği ve ikinci yarının daha ilk dakikalarında 3-0 öne geçtiği maçta, hakem fark açılmasın diye resmen verdiği penaltılarla Fenerbahçe’yi maçın içinde tutmuştu.
Dolayısıyla, her ne kadar yapı olduğunu iddia edilse bile, önce düzeltilmesi gereken bence yapı değil hakemlerimizin kabiliyetsizlik seviyesidir. Ne yazık ki şu anki durum korkutacak derecede kötüdür, durum da bundan ibarettir.
Tabii ki şunu da söylemek gerekiyor, zaten bulunduğumuz ortam ne ki hakemlerimizin de iyi olmasını bekleyelim.