Hepimizin derinlerinde bir Icardi vardır!

Zehra ÇENGİL Köşe Yazısı
6 Kasım 2024 Çarşamba

Galatasaray’ın dahi, yıldız ve romantik çocuğu Mauro Icardi. Golleriyle, fanatik göndermeleriyle ve bir dargın bir barışık devam ettiği ilişkisiyle gündemi o kadar meşgul ediyor ki kayıtsız kalmak imkansız!

Mauro Icardi ile Wanda Nara, kısa süre önce boşanmanın eşiğinden döndükten sonra aralarındaki sorunları geride bırakıp yeniden bir araya gelmişti. Fakat ne olduysa oldu, Nara daha önce adının aşk dedikodularına karıştığı Arjantinli rapçi L-Gante ile birlikte Cadılar Bayramı partisine katıldı. Hızla yayılan samimi görüntüler sonrasında Icardi, Nara'yı sosyal medya hesabından takip etmeyi bıraktı.

Icardi’nin ilişkiye tutunma çabasını o kadar iyi anlıyorum ki; sen yıllarca emek ver ve futbol kariyerini bile etkileyen bu ilişkiye sahip çık, bu aşk yüzünden ‘İstenmeyen adam’ ilan edilmene rağmen sarsılmadan sevdiğinin arkasında dur, ondan bambaşka bir kraliçe doğmasına yardımcı ol ve daha niceleri…

E o kadar emek verdikten sonra insan ilk hatasında ‘Elveda’ diyemez tabii ki. Belki aşk bitiyor ama insan gösterilen çabanın yüzü suyu hürmetine kalmayı, biraz daha kalmayı deniyor.

Wanda Nara’nın 2013'te eski eşi Maxi López'den ayrılması hep Icardi ile ilişkilendirildi. Kimileri Icardi’nin yaşadıklarına ‘karma’ diyerek seviniyor olabilir fakat tam bir adanmışlık içinde olan bu başarılı futbolcu bu muameleyi hak etmiyor. Wanda Nara’nın yaptığını da, halk tarafından bu kadar eleştirilmeyi de…

Bizim kıymetlimiz Icardi; Nara Arjantin’de olduğu için her maç sonrası özel jetiyle ülke değiştirecek kadar tutku ve sevgi dolu bir aşıkken, bu kadın onu mağdur edecek hataları üst üste yapılıyorsa da Icardi’nin artık sadece onu koşulsuz seven gerçek ailesini dikkate alma zamanı gelmiştir belki de: Galatasaray’ı.

Galatasaray’da içindeki tüm boşluğu dolduracak sevgi mevcut. Son noktayı büyük hayranın Simge’nin şarkısıyla koyalım: ‘Gel bir saralım, aşkın olalım’.

Genç sevgili sorunsalı!

Deneyimli oyuncu Hande Ataizi’yi, her zaman samimi bulmuşumdur. İsminin geçtiği bir dolu magazin efsanesi haline gelmiş hikayenin yanında (Magazincilerden kaçmaya çalışırken tuvalet camına sıkışması, Sevda Demirel’den tokat yemesi, 1 gün süren evliliği) ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu da kimse inkar edemez. Mum Kokulu Kadınlar, Kahpe Bizans, Ruhsar, Camdaki Kız ve son olarak da Taş Kağıt Makas sadece hatırladıklarımdan birkaçı.

Geçtiğimiz hafta, Ahmet Mümtaz Taylan’ın ‘Empati’ programına katılan oyuncu, yine konuşulacak açıklamalarda bulundu. 50 yaşındaki Ataizi, Taylan’a beş yıldır birlikte olduğu kendisinden 20 yaş küçük sevgilisi Dinç Aydoğdu'yu (30) anlattı.

Kendisinden büyük biriyle ilişki yaşayamayacağını ifade eden Hande Ataizi, “Hala umutları bitmemiş, hayalleri olan birisinden palavra dinlemek bile, başarılı bir iş adamının kaprislerinden daha iyidir” dedi.

Hande Ataizi konumundaki bir kadın için, hayatına aldığı insanın hele bir de kaprisliyse ne kadar zor ve boğucu olduğu tahmin edilebilir bir durum. Şöyle düşünün çok yoğun bir işiniz var ve sahte yüzlerin de bol olduğu bir sektörde çalışıyorsunuz. Bu yüzden sürekli maske takmak, gördüğünüz şeyleri görmüyor gibi yapmak, bazı ilişkileri belirli bir çizgide tutmak durumundasınız. Peki hayatınızın büyük bir çoğunluğunu kapsayan bu işe ayırdığınız zamanın ardından ne istersiniz? Samimiyet değil mi? Aynı hikayeleri, aynı dedikoduları tekrar tekrar dinlemek sizi açmaz. Bunun yanında kendini herkesten üstün gören bir iş adamının kaprislerini tolere etmeye çalışmak için harcayacak bir enerjiniz de kalmaz.

Kendisi zaten ayaklarının üzerinde duran, maddi özgürlüğe sahip biri olduğundan seçimini aşktan ve heyecandan yana kullanıyor. Bu konuda onu tebrik etmek isterim.

Olayın bir de şöyle bir handikapı var: Arada bu kadar fazla yaş farkının olduğu ilişkilerde, hayat deneyimi daha az olan tarafın anlattıkları bazen çok yüzeysel gelebiliyor. Deneyimlemesi gereken bir 20 senesi var çünkü. Gerçi, bu bireyin kendini geliştirmesiyle de alakalı bir durum ama bir kadın olarak ayağı yere basmayan palavralar duymak beni memnun etmiyor. Ben bu sebepten erkeğin daha olgun olması gerektiğine inananlardanım.

İlişki eğer bilmediklerini keşfetmene yardımcı oluyorsa, sana bir şeyler öğretiyorsa, güven ve şefkat veriyorsa daha anlamlı oluyor belli bir yaştan sonra. Ayrıca öyle ilişkiler var ki, genç erkeğin maddi sorumluluğunu da üzerine alma görevini üstleniyor bazı hemcinslerimiz. Bu kadar sorumluluk sahibi biri olmak isteseydim, ben çocuk bakmak yerine çocuk yapardım.

Yukarıda da özetlediğim gibi, tamamen sübjektif olarak yaş farkına karşı değilim, hatta insanların bu kadar huzurlu hissedebildikleri şeyleri özgürce yaşamaları beni mutlu ediyor. Genele bakarsak da, bu yaş farkının belirli bir sınırda kalması en doğrusu görünüyor. Lakin bir süre sonra kuşak çatışmaları ortaya çıkıyor ve ilişkinin tadı kaçıyor. Biz de kan kusup kızılcık şerbeti içen insanlar olmadığımıza göre, böyle heyecanları bırakalım insanlar okuduklarını ya da izlediklerini meraktan değil de sadece aşktan yaşasın!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün