Otuz dört suç duyurusu, iki suikast girişimi sonrası 47. Amerikan Başkanı Donald John Trump, Beyaz Saray’da dört yılını garantiye aldı…
Tahminlerin aksine çok çekişmeli geçeceğini sandığımız seçimlerde Kamala Harris ve destekçileri büyük bir hezimete uğradı.
Senato, Temsilciler Meclisi ve Saray tamamıyla Trump destekçilerinin eline geçti.
Amerikalılar bu tercih ile ne demek istediler?
Bunu ‘Kamala Harris kaybetti veya Donald Trump kazandı’dan ziyade daha farklı yorumlamamız gerekebilir.
Amerika’da son yıllarda artan enflasyon ve Biden döneminde sınırlar yokmuşçasına akın akın gelen göçmenlerin, Ukrayna’ya destek amacıyla harcanan milyarlarca doların seçmen tarafından aldığı tepkileri ve dolaysıyla Demokratların bu konularda etkin bir söylem veya program sunmamalarının sonucu olanlar oldu…
Kadın haklarının kısıtlanacağı, kürtaj yasaklarının hemen yürürlüğe sokulacağı tehlikesi, Trump’ın mitinglerinde kullandığı sert dilin, küfürlerin veya tehditlerin üzerinden “Beni Başkan seçin” diyen Kamala Harris birçok Amerikalı için bu üslubun veya sorunların o kadar da önemli olmadığını 5 Kasım sonrası gördü…
Bir kadın seçmen olarak ben de kadın haklarını öncelik olarak alsam da çoğunluğun asıl meselesinin tencerelerin boş olması olduğu çok çarpıcı bir biçimde karşımıza çıktı. “Bread&Butter” olarak nitelendirilen geçim kaygısı ve geleceğe dair değil şimdiye dair acil çözümler bekleyen Amerikan halkı sandıkta Trump’ın söylemlerini daha gerçekçi bulduklarını gösterdi.
Trump’ın milimetrik bir şaşma ile kulağından vurulduğu mitingde ise ayağa kalkıp yumruğunu sıkarak “mücadele” (fight) demesi Orta Amerika’yı kalbinden ‘vurmuş’ olacak ki seçimi kazandıktan sonra yaptığı zafer konuşmasında “Tanrı beni o gün korudu beni Amerika’yı korumak için sizlere hediye etti” gibi ifadelerle yine kalabalıkta alkışlarla karşılandı.
Realizmin idealizmi yendiği ve romantik idealizmin günümüzde pek bir karşılığının olmadığını görmek artık çok zor değil.
İnsanların kaygıları gelecek nesillere insan haklarına saygı duyan gençler yetiştirmekten ziyade milyarlarca insanın yiyecek ve temiz su için mücadele ettiklerini, yaşam kaygısının çok daha mühim buldukları aşikâr. Daha vahşi bir dünyada mücadele ve yaşam gerçeklerini yok saymak dünyayı iyi anlamaya engel oluyor diye kendimi de eleştiriyorum.
Harris’in neden kaybettiğine dair yapılan yorumlar üç aşağı beş yukarı aynı. “Trump’tan daha iyi bir başkan olacağım” argümanının seçmen için bir vaat olmadığını ve Ortadoğu ile ilgili kendini Biden’dan soyutlamamış olması yenilginin sebeplerinden. Hatta bu seçimi en iyi yorumlamış kişi Yeşiller Partisinden Jill Stein olabilir…
“Bu seçimde insanlar kimi ve neleri sevdiklerinden ziyade kimden daha az nefret ettiklerine ve kızgınlıklarına dair oy verdi” dedi…
Her ne kadar etnik olarak karışık bir ülke olsa bile halen eski kodların mevcut olduğu çok açık. Donald Trump Amerikalılara daha fazla hitap ediyor. Duymak istediklerini söylüyor. Aşırı veya sivri bile olsa samimi olarak algılanıyor.
Donald Trump, Ronald Reagan’ın meşhur “güçten barışa” sözlerini temel aldığını hep hatırlattı.
Güç vurgusundan vazgeçmeyen Trump neler yapacak?
Peki şimdi bizi ne bekliyor?
6 Ocak ayaklanmasında aktif rol almış hapiste yargılanmayı bekleyenleri affedeceğini söyledi.
Washington’da Senato’yu basan vandallar serbest bırakılacak… Biz Ortadoğu’da bu aflara alışığız ama bakalım Amerika’da bunun karşılığı ne olacak?
Kendisine yönelik suç dosyalarını ve davalarını sonlandırması mümkün… Harvard Üniversitesi Anayasa Hukuk Profesörlerinden Mark Tushnet Trump’ın kendini affetmesinin mümkün olduğunu bir yayında açıklamıştı.
Paris Anlaşmasından yine çıkılacak.
Çin ve Meksika’dan gelen ürünlere yüksek vergiler konulacak.
Ülkeye gayrı kanunî yollardan giren yüz binlerce göçmen ne pahasına olursa olsun sınır dışı edilecek. Trump hatta NBC News’a verdiği demeçte bunun derhal gerçekleştirileceğini ve ihlallerin hiçbir şart altında kabul edilmeyeceğini vurgulamıştı.
Robert F. Kennedy’i sağlık bakanlığına getirerek modern tıbba tepkisiyle tanınmasının haricinde 600 kişiyi bakanlıktan atıp yerine kendi adamlarını yerleştireceğini söyledi. Bu gelecek kişiler büyücü, sihirbaz veya kırık çıkıkçı gibi espriler de Amerikan televizyonlarında sıkça konu oluyor.
Elon Musk (komedyenlere göre Beyaz Saray’ın first lady’si) için teşekkül edip vücut bulmuş Bütçe Kesintileri Bakanlığı tek ilgi alanı olmayacak… Sadece teknoloji için değil savunma için de etkin bir isim olacak.
Amerikan ordusuna LGBT olan askerlerin alınmaması tekrar yürürlüğe girecek.
Ukrayna’ya eskisi gibi destek yağmayacak…
İsrail’in güvenliği esas alınacak ve ona göre bir Filistin “çözümü” bulunacak (Buna rağmen Amerikalı Müslümanların Trump’a oy verdiğini hatırlatalım).
Görünen o ki Demokratların artık Cumhuriyetçilerin eski ‘savaş delisi’ orta sınıfı anlamayan müesses nizam mensupları imajına sahip olduğu…
Bunu nasıl değiştirirler veya değiştirebilirler mi?
Zaman gösterecek ancak Amerikalılar artık “Önce Amerika” diyor…