Nasıl isim?
Bir kitap için oldukça merak uyandırıcı değil mi?
Kitaplığımı milyonuncu defa elerken içinde ne olduğunu unuttuğumu fark edip, geri dönüp okuduklarımdan…
Emin olun adı gibi içi de öyle merak uyandırıcı… Gençliğinizdeki o pervasız, mutlu, mucizelerle dolu günleri yeniden yaşamanızı sağlıyor hem de sizi hiç zorlamadan…
Büşra Yılmaz üslubu… Temiz, eğlenceli, hoş…
Bir genç kızın, aşk ve dostlukla ilgili, kendiyle ve hayatla ilgili nesi var ya da yoksa alt alta diziyorsunuz kitabı okurken…
Yaprak adında on yedi yaşında bir kızın, neredeyse her kimseyle ve her şeyle tanıştığı bir macera kitabı bu…
Yaprak’ın peşine takılıyor, kendi genç kızlığınıza doğru sevimli bir yolculuğa çıkıyorsunuz ama yazar bunu sizin zamanınıza taşımadığı, bugünden size seslendiği için, bugün genç kız olsam, nasıl yaşardım, neleri tercih ederdim, gibi soruları kendinize sorarak zamane dediğiniz gençleri daha iyi anlıyorsunuz. Düşünmediklerinizi düşünüp, gözlemleyip anlamadıklarınız olduysa onları anlamaya başlıyorsunuz.
Çünkü hayat küçük ayrıntılarda gizli…. Bir kart, birkaç satır yazı, bir küçük elbise; hangi dönemde olursa olsun genç bir kadını heyecanlandırmaya, onu yaşayacakları üzerinde düşünmeye yeter.
Kitap, tam da bu merak ve heyecanla başlıyor. Yaprak’la birlikte siz de heyecana kapılıp neler olacağı ile ilgili meraka düşüyorsunuz.
Tek başında değil Yaprak bu heyecan ve merakların içinde… Dört adam var etrafında; genç, ümitli ve gençliğin getirdiği tüm toyluk ve cesarete sahip… Hepsi birbirinden farklı, hepsinin sahip olduğu özellikler ayrı… Hepsinin zenginliği de zorluğu da kendi içinde gizli…
Hemen herkesin hayatı, gençlik dönemlerinde bu tür kalabalıklar, iniş ve çıkışlarla doludur. Kalabalıkları elemeyi, yolları düzlemeyi, engebelerin dikliğini kendi seçmeyi becerir yaşı ilerledikçe… Adına gençlik denen mucize yavaş yavaş pırıltısını kaybetse de hayat başka bir yönüyle daha anlamlı, daha yaşanır hale gelir kendiliğinden…
Büşra Yılmaz’ın bütün kitaplarında güncel aşkı buluruz. Bu sefer de cep telefonlarındaki gruplarda yazılan ve söylenenleri, zamanın mekanlarını, eğlence anlayışlarını ve bugünkü gençliğin konuşma dilini buldum bir daha.
Ve bütün bunları fark ederken aşkın, dostluğun, hayattan beklentilerin hangi dönemde olursa olsun aynı olduğunu görerek yeniden mutlu olduğumu fark ettim.
Bu bir gençlik kitabı ama onu okurken gençlik denen o tılsımlı dönemin insanın sadece ve sadece kendinde saklı olduğunu, bunun kırışan tenle, olgunlaşan ruhla, tecrübelerle kabule geçmiş akılla bir ilgisi olmadığını, zaman zaman kendi başına kalarak aynı güzellikle hayatın tadını çıkarabileceğimi bir daha gördüm.
Hayatta bazı şeylerin eskimediğini, hiç kaybolmadığını, sadece onları ifade şekillerinin farklılaştığını görerek sevindim çocuk gibi...
Kitabın adıyla başlayıp onun içini doldurmakla şifreyi adeta yeniden çözdüm.
Okudukça, tatlı, sıradan ama bir o kadar da başkalarına hiç benzemeyen bir genç kızla onun etrafında kendine yer bulmuş delikanlıların aşka ve hayata tutunma şekillerini okurken çok güldüm. Biraz da kendime güler gibi… Biraz tanıdık geldiği için, biraz da yeniden gençliğime dönmeyi herkes gibi arzuladığım için… Bunu asla yapamayacağımı da bildiğim için… Hoş bir tezat yani…