Dimashq

Hayati MOLİNAS Köşe Yazısı
25 Aralık 2024 Çarşamba

Esad’ın Şam’daki düşüşü, imparatorlukların yükselişine ve çöküşüne defalarca tanıklık etmiş bir şehir için pek de şaşırtıcı sayılmaz.

Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin etkisiyle şekillenen Şam, kültürel zenginliği, stratejik konumu ve kesintisiz yerleşimiyle insanlık tarihinin en eski şehirlerinden biri olarak kabul edilir.

Şehrin bilinen en eski adı Dimashq’ ya da Dimašqadır. Bu isim Mezopotamya’da konuşulan Akkadca kökenli Sami dillerinden gelir. Anlamı ise muhtemelen güzel yer ya da iyi topraklardır. Zaten böylesine bereketli topraklar için başka nasıl bir isim verilebilirdi ki? Büyük İskender’in fetihleriyle birlikte Helenistik dönemde şehir, Damaskos adıyla anılmaya başlandı.

Suriye'nin başkenti Şam, MÖ 3. binyıldan bu yana kesintisiz yerleşime sahne olmuş, adeta tarih boyunca nefes almadan yaşayan bir şehir. Şam, Aramiler döneminde ‘Aram-Damascus’ adını alarak güçlü bir şehir devleti haline geldi. O dönemde Aramiler, Bereketli Hilal diye anılan bu verimli bölgedeki ticaret yollarını kontrol ederek ekonomik ve siyasi açıdan önemli bir güç kazandı.

Aramiler, dilsel ve etnik kökenleri itibarıyla Sami halklarının bir koludur. Konuştukları Aramice, o kadar etkili bir dildi ki yüzyıllar boyunca bölgedeki pek çok kültürü derinden etkiledi. Özellikle Mezopotamya ve Levant tarihinde büyük bir rol oynayan Aramiler, bu toprakların hikâyesine kendi izlerini bırakmayı başardı.

Aramilerden sonra Şam, sırasıyla Asurlular, Babilliler ve Pers İmparatorluğu tarafından yönetildi. Derken sahneye Büyük İskender çıktı. Ancak onun ani ölümüyle işler değişti; generallerinden Seleukos, MÖ 312’de bu topraklarda Seleukos İmparatorluğu’nu kurdu.

Yaklaşık 250 yıl süren bu dönem, MÖ 63’te Roma İmparatorluğu’nun efsane generali Pompey tarafından sona erdirildi ve Suriye’yi Roma’nın bir eyaleti haline getirdi. Böylece Şam, bir kez daha yeni bir imparatorluğun egemenliğine girmiş oldu. Tarih, bu kadim şehir için dönüp dolaşıp aynı şeyi yazıyordu: el değiştiren tahtlar, değişmeyen Şam.

Roma, Mezopotamya bölgesinin fırtına ve yağmur tanrısı Hadad'ı, Zeus’un Roma’daki karşılığı olan Jüpiter ile birleştirdi. Böylece Şam’daki Hadad Tapınağı Jüpiter Tapınağı olarak yeniden adlandırıldı.

Aradan yüzyıllar geçti. Bizans İmparatoru I. KonstantinMS 313’te Hristiyanlığı imparatorluğun resmi dini ilan edince, Şam’daki Jüpiter Tapınağı da dönüşüme uğradı. Tapınağın kalıntıları üzerine, Vaftizci Yahya’ya (St. John the Baptist) adanan görkemli bir katedral inşa edildi. Böylece aynı kutsal mekân, bir kez daha yeni bir inançla hayat bulmuş oldu.

İslam orduları636’da Suriye’yi Bizans İmparatorluğu’ndan aldı. Müslümanların Şam’a girişiyle birlikte, Vaftizci Yahya Katedralinin bir bölümü cami olarak kullanılmaya başlandı. Sonrasında sahneye Muaviye çıktı. Halifeliğini ilan ederek Emevi Hanedanlığı’nı kurdu ve Şam’ı yeni yönetimin merkezi yaptı. Ardından Emevi Halifesi I. Velid, rivayete göre Hristiyan cemaate tazminat ödeyerek yapıyı tamamen camiye dönüştürdü ve ortaya görkemli bir İslam eseri, Emeviye Camii çıktı.

Yaklaşık 100 yıl sonra Abbasiler, Emevileri Mezopotamya’nın tarih sahnesinden silip başkenti Şam’dan Bağdat’a taşıdı. Abbasilerin zayıflamasıyla Şam, yüzyıllar içerisinde farklı yönetimlerin eline geçti ve sonunda Memlükler, şehri Osmanlılara bıraktı.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, İstanbul’dan yönetilen Şam, Sünniler, Şiiler, Hristiyanlar, Yahudiler, Aleviler ve Kürtlerin bir arada yaşadığı, çok mezhepli ve  etnikli önemli bir şehirdi. Osmanlılar, bu kadim şehri tam 402 yıl boyunca yönetti ve bu düzen I. Dünya Savaşı’na kadar sürdü.

Sonra sahneye İngiltere çıkıyor. Mekke Emiri Hüseyin ve oğlu Faysal, imparatorluk vaatleriyle İstanbul’a karşı isyana teşvik ediliyor. 1916’da Arap İsyanı başlatılıyor. General Allenby ve Faysal’ın ünlü danışmanı Arabistanlı Lawrence eşliğinde Şam ele geçiriliyor ve şehir, 20. yüzyılın kaosuna doğru sürüklenmeye başlıyor.

Şam, bugün de kaderine sadık bir şekilde savaşlar, yıkımlar ve yeniden doğuş arasında gidip geliyor. Bu, hem geçmişin tekrarı hem de insanlık tarihindeki kadim şehirlerin değişmeyen hikayesi.

Yüzyıllar boyunca Aramilerden Osmanlılara kadar pek çok imparatorluk Şam’ı ele geçirdi. Bugün de durum pek farklı değil; Rusya, ABD, Türkiye, İran ve İsrail gibi küresel ve bölgesel güçler, Şam üzerindeki etkilerini artırmak için rekabet ediyor.

Zaman, Ahmed Hüseyin el-Şara’nın (nam-ı diğer Colani) ne yapacağını gösterecek. Zamanı tüketip Dimashq’ı çatışmaların gölgesinde mi bırakacak, yoksa barış ve huzur dolu yeni bir dönemin kapılarını mı aralayacak?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün