At gözlüğü

Avram VENTURA Köşe Yazısı
31 Aralık 2024 Salı

Kimi zaman konuşarak, kimi zaman yazarak düşündüklerimizi aktarmak için bir çaba harcıyoruz. Elbette ki bu süreçte önemli olan, bizim söylediğimizden çok, karşımızdaki insanın ne anladığıdır. Bunun da doğal olarak her iki tarafın bilgi ve birikimine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Yine anlatımımızla ilgili verdiğimiz örnekler, yaptığımız espriler, aktardığımız öyküler çoğunlukla sözlerimizi güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Nitekim deneme yazılarımda da başkalarının söylediklerine sığınmaktan, konuyla ilgili öyküler anlatmaktan, farklı görüşleri paylaşmaktan kaçınmıyorum. Amacım düşündüklerimi en yalın şekliyle anlatabilmek, anlaşılabilmek! Bu yüzden okurken beğendiğim kimi sözleri, ders veren öyküleri unutmamak için bilgisayarımın bir dosyasına yazıyor, yeri geldiğinde de kullanıyorum.

Geçenlerde bunları gözden geçirirken Fransa’nın aydınlanma çağının öncülerinden Voltaire ile ilgili yazdığım bir not ilgimi çekti. Zorbalık ve yobazlıkla savaşmış, eleştirileri, keskin zekâsı ve yergileriyle Avrupa uygarlığının gelişimini etkilemiş düşünürün bu son sözleri gülümsettiği kadar düşünmeye de yöneltiyor:

Voltaire, ölüm döşeğinde yatarken yanına gelen bir rahip ondan şeytanı reddetmesini istemiş. Ünlü düşünür bunun üzerine şöyle demiş: “Bak dostum, giderayak düşman edinmek istemiyorum!”

Voltaire’in dogmalara karşı verdiği savaşımı okuyanlar, görüşlerini bilenler için söylediği bu son sözlerin de şaşırtıcı gelmeyeceğini düşünüyorum. Onun zekâ ürünü düşünsel yaklaşımları, akılcı eleştirileri beni her zaman etkilemiştir. Ele aldığı konuları yerleşik kalıpları kırarak, özgürce sorgulayarak önümüze koyar, yeniden üstünde düşünmemizi sağlar.

At gözlüğüyle bakmak deyimi geliyor dilimin ucuna. Atlara çevresinden etkilenmesin, yalnızca önlerine baksınlar diye bu gözlüğü takarlar; ama deyim olarak kullandığımızda, birçok çağrışıma açık olduğunu söyleyebilirim.

Sanırım günümüzün en büyük sorunlarından biri at gözlüğüyle bakan insanların çoğunlukta olmasıdır. Yeterince okumamanın, okuduğunu anlamamanın, çevresinde gelişen olayları algılayamamanın ve onları iyi değerlendirememenin en büyük eksikliğimiz olduğunu düşünüyorum. Doğru sonuçlara ulaşabilmek için, farklı kaynaklara başvurmamız, bilgilerimizi sorgulamamız gerektiğini söyleyebilirim.

13. yüzyılda yaşamış ilahiyatçı Aquinolu Tommaso’nın sevdiğim bir sözünü paylaşmak istiyorum: “Tek kitaplı bir insandan kork!”

Tek kitap, ancak tek bir yol gösterebilir; oysa okuyacağımız farklı kitaplar, kendi yolumuzu seçmemizde yardımcı olacaktır. Ayrıca seçenekler arttıkça görüş alanımız açılacak, olaylara daha nesnel bakarak kıyaslama olanağı artacak, yalnızca inancın değil özgür düşüncenin yolu açılacaktır.

Hiç kitap okumayan insana acıyabilir, ona üzülebilirim; ama tek kitabın penceresinden bakanlardan korkarım!

Biliyorum, kimileri bilinçli olarak at gözlükleri takıyor. Çevresinden etkilenmemek, kendi yoluna odaklanmak için! Tek kitaplı olmadıkları sürece onların bu yaklaşımlarına da saygı duyduğumu söylemek isterim.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün