Tutkulu bir 'Hayalperest'in trajikomik dünyası!

Zehra ÇENGİL Köşe Yazısı
31 Aralık 2024 Salı

Bugün 2025’in ilk günü. Acısıyla tatlısıyla bir seneyi daha geride bıraktık. Yeni yıla taptaze, fırından yeni çıkmış sıcacık umutlarımızla ve geleceğe dair bin bir çeşit arzu ve dileklerimizle başlıyoruz. 

Herkes için önce sağlıklı, sonra da hayatını ışıl ışıl aydınlatacak, mutlulukla taçlanan, şans ve bereket dolu bir sene diliyorum.

Hep hayal kuruyoruz değil mi? Hayal kurmak bizi hayata bağlıyor. Yaşama sevincimizi yitirdiğimiz noktalarda bile ‘Kibritçi Kız’ gibi içimizi ısıtacak rüyalara dalıyoruz. Bazen gerçek oluyor, bazense sert bir şekilde çakılıyoruz. Yara bere içinde kalıyoruz. Kendimizi tedavi etmek için yine içimizdeki gücü kullanıyoruz.

Peki bir hayalin gerçek olması için ne kadar yanıp kül olması, küllerinden kaç defa doğması gerekir? Geçtiğimiz hafta Enis Arıkan’ın başrolünde yer aldığı ve kendi hayatını anlattığı ‘Hayalperest’in Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleştirilen prömiyerine katıldım.

Zorlu PSM ve away from keyboard ortaklığında hayata geçirilen ‘Hayalperest’, 90’lı yılların İstanbul’unda bir oyuncu adayının mücadelelerle dolu trajikomik hikayesini anlatıyor.

ŞEBNEM BOZOKLU’YA ÇOK ÖZEL BİR TEŞEKKÜR!

Gecede kimler yoktu ki? Fatih Terim, Çağla Şikel, Şebnem Bozoklu, Cansu Tosun, Ceren Karakoç, Sibel Taşçıoğlu, Emrah Altıntoprak… Kızılcık Şerbeti’nin kadrosunun neredeyse yarısı oradaydı. Tabii oyunda Enis Arıkan’ın yolunu çizmesine yardım eden, elinden tutan, motivasyon kaynağı Çiğdem karakterinin aslında Şebnem Bozoklu olmasından mütevellit hepsi daha bir merakla izlemiştir.

Kabul edelim ki Enis Arıkan’ın gerçekten hatırı sayılır bir çevresi var. Ciddi anlamda yüksek bir enerjiye sahip, herkesle tek tek ilgilenecek bir alçakgönüllülüğü bünyesinde barındırması ve tam bir ‘Best Friend’ vibe’ı vermesinin yanında aurası’nın da buna katkısı büyüktür eminim. Düşünün ki; gösteri için Sezen Aksu’yu bile oyunla aynı adı taşıyan ‘Hayalperest’ şarkısını yazıp bestelemeye ikna etmiş!

ALIŞVERİŞ DEĞİL NAMAZ VAKTİ!

‘Hayalperest’ hayallerine sığınarak yaşamın ve sektörün zorluklarına göğüs germeye çalışan genç Enis Arıkan’ın hikayesi. Daha küçük yaşlardan itibaren rengarenk bir hayat görüşünü içinde taşıyan kahramanımızı kah konservatuvar yıllarında, kah kutsal topraklarda izliyoruz. Tam “İşler yoluna girdi, bu defa voleyi vuracak” derken birden demir parmaklıkların ardında buluveriyoruz.

Oyunun ritmi izleyiciyi hep ayakta tutuyor. Okul sıralarından, gece kulübüne; aile evinden Medine’ye hızlı hızlı geçişler yapıyorsunuz. Medine demişken, oyunun en çok güldüğüm bölümlerinden biri de, aile dostlarının daveti üzerine “Nasıl olsa yurtdışı, freeshop’tan içki alırım, gezer alışveriş yaparım” mantığıyla kutsal topraklara giden Enis’in sadece namaz vakitlerinde dışarıya çıkmasına izin verildiğini anlamasıyla birlikte üç haftalık bir hacı hayatı yaşadığı yerler. Yurt dışına çıkış sürecini izlediğimiz anlarda, sergilenen Atatürk Havalimanı dekoru gerçekten müthişti. Sahne tasarımı için Robert Innes Hopkins’i ayrıca tebrik etmek gerekiyor.

‘Hayalperest’, bir önemli noktaya daha parmak basıyor aslında çok da fark etmeden. Kelimelerin gücünü küçümsemememiz gerektiği bir tokat gibi çarpılıyor yüzümüze. ‘Baştan seçtim kefenimin rengini: mor’ dizelerini çok beğenen, msn iletisi bile yapan Arıkan’ın babası, vefatının ardından evden onun çok sevdiği mor battaniyesiyle çıkarılıyor.

Oyunda, Enis Arıkan’ın taklit yeteneğiyle neredeyse gerçeğinden ayırt edemediğimiz Sertab Erener’e ve Eurovision’a minik bir göndermesi de var.

Babasından kendisine kalan borçlar yüzünden cezaevine giren ve bu yüklü borçları ödemek için post dramatik tiyatrolarda abajur rolü bile oynayan, sektörde bir baltaya sap olamadığı için çok uzun süre kendini suçlayan Arıkan, Zümrüdüanka rüyasını ikinci kez görmesinin ardından bir sosyal medya hesabı açıyor ve bingo! Hayallerine giden yolda, asıl başarı tam da kendisi olduğu zaman geliyor.

 

OYUN İÇİN TAM 20 KİLO VERDİ

‘Hayalperest’ oyununun sonunda Enis Arıkan, bu zorlu mücadeleye yakışır bir şekilde uçarak final yapıyor. Alkışların ardından kısa bir konuşma yapan oyuncu, “Her gün spor yapıp, bu oyun için 20 kilo verdim. Canım burnumda. Arkadaşlarım beni zayıflatacak diye üç ay benimle birlikte yaşadı ve marul yedirdiler bana. Ancak bu kadar olabildim” sözleriyle herkesi güldürüyor.

 

AFTER PARTY’DE CANLI CANLI ‘EVERY WAY THAT I CAN’ PERFORMANSI!

Oyundan sonra gerçekleşen after party etkinliğinde, Duygu Soylu’nun sahneye davet ettiği Enis Arıkan’ın ‘Every Way That I Can’ performansını da dünya gözüyle izlemiş olduk. Bu şarkı artık neredeyse onunla özdeşleşti. Z kuşağı şarkıyı onun bile zannediyor olabilir, o derece.

Mert Dilek’in yazdığı oyunun yönetmen koltuğunda Mehmet Ergen otururken, müzikler Tuluğ Tırpan’a, dans koreografileri ise Beyhan Murphy’ye ait. Enis Arıkan’a ise sahnede Murat Karasu, Melisa Doğu, Bekir Çiçekdemir’in yanı sıra birbirinden etkileyici koreografilerle otuz kişilik bir dansçı ve koro ekibi eşlik ediyor. Hayalperest, 11 ve 12 Ocak’ta yine tiyatro severlerin karşısında olacak.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün