Teatro Rudius sunar: Bayanlar Baylar Dario Moreno

Efsane sanatçı Dario Moreno; yazar-yönetmen-oyuncu Kosta Kortidis´in duygulu kalemi ve özgün rejisiyle yeniden sahnelerde… Tiyatro dünyasında yazdığı, yönettiği ve rol aldığı sayısız oyunla özel bir yeri olan Kortidis, son oyunu Bayanlar Baylar Dario Moreno ile şarkıcının dramatik yaşam öyküsünü seyirciyle paylaşıyor. Duygusal motiflerle örülü bu yarı biyografik yarı kurgu müzikli hikâyede, oyunu yöneten ve Moreno rolünü üstlenen sanatçı kostümleri, şarkıları ve performansıyla ünlü şarkıcıya adeta can veriyor. İşte Kosta Kortidis ile yaptığımız söyleşiden yazıya dökülenler…

TUNA SAYLAĞ Söyleşi
8 Ocak 2025 Çarşamba

Kosta Kortidis, Özel Zoğrafyon Lisesi, Dean College of London ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde eğitim gördü. Tiyatro ve edebiyata dair başarılarının yanı sıra daha pek çok alanda imzası olan Kortidis, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda 1923’ten sonra oyunculuk yapan ‘ilk Rum asıllı aktör’ olma unvanını taşıyor. Sonraları kendi tiyatrosunu kuran sanatçı, aynı zamanda Yunan mitolojisinde uzman bir mitolog öğretim üyesi.

Oyunu yazmadan önce Moreno’nun hayat öyküsünü derinlemesine incelediğinizi düşünüyorum. Eksisi - artısıyla nasıl bir portreyle karşılaştınız?

Derinlemesine incelemek derken biz aslında sanatçının dışarıdan görünen yaşamına odaklanıyoruz. Bir sokakta yürüdüğünüzde oradaki ayrıntıları görürsünüz, binaları, yerdeki parke taşlarını, dikili ağaçları, geçip giden insanları, fakat derinlemesine neler olduğunu asla bilemezsiniz. Dario Moreno’nun hangi zamanda nerede olduğunu, hangi filmleri çektiğini, hangi şarkıları söylediğini, nerelerde konser verdiğini hepimiz biliyoruz. Ama içinde ne yaşıyordu? İşte biz bu portreye duygusal açıdan yaklaştık ve en azından ben, onun aziz hatırası üzerine, onda hissedebildiklerimi, onun için yapmak zorunda hissettiğim şeyle birleştirerek bir sonuca varmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur.

Bir yaşam öyküsünü bütün unsurlarıyla bir tiyatro eserine dönüştürmek kolay olmasa gerek. Oyunun yazım ve sahneleme sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?

Aslında bir yaşam öyküsünü tiyatro eserine dönüştürmedim. Bildiğiniz gibi yazar olarak onlarca eserim var ve çok sayıda oyunum çeşitli platformlarda faklı ekipler tarafından sahneleniyor. Dario Moreno’nun tüm hayatını anlatmak gibi bir iddiam yok, olsaydı hata etmiş olurdum. Ben onun hayatındaki Dario Moreno adının üzerindeki tabelayla, o starlıkla, o neon ışıklarının yanıp sönen ışıltılarıyla birlikte, onun yerinde olabilecek birinin dramasını, çatışmasını, sürprizlerini, hayal kırıklıklarını, her şeyini kendimce, bir Kosta Kortidis yazarlık ve yönetmenlik üslubu içerisinde anlatmaya çalışıyorum.

Oyun, İbrani halk şarkısı Hava Nagila ile başlıyor. Moreno, havaalanında geçirdiği ani bir rahatsızlık sonucunda fenalaşmış ve ertesi gün vefat etmiştir. Bu sahnede, vefatın tarihi İbrani takvimine göre zikrediliyor ve naaşın yanına bir menora (şamdan) getiriliyor. Oyun için Yahudi dini gelenekleriyle ilgili bir danışmanlık aldınız mı?

Hayır, almadım; çünkü bir dini ritüel uygulamak gibi bir maksadım yok, orada bir cenaze merasimi yapmayacağım. Zaten Dario Moreno hayatı boyunca seküler yaşamış biri. Olaylara kültürel motif içerisinde bakmayı tercih ediyorum. Dario Moreno, çok büyük bir isim ve her şeyin üzerinde. Kimse “Aa Yahudi Dario Moreno” diyemez. Mümkün değil böyle bir şey söylemek. Ben sahnede bir fotoğraf gösteriyorum. ‘Hava Nagila’ya gelince bence muhteşem bir eser. Moral verici sözleri var. Oyunda kullandığım bütün portre figürlerimin yani Mülayim Bey’in, Orhan Veli’nin, Maia’nın, anne Roza Hanım’ın ve diğerlerinin bir matem içerisinde, ortak bir bütünleşmenin ve insan olarak uğurlamanın finalini yapmaya çalıştım sadece.

Oyundaki karakterlerin hepsi gerçek kişiler miydi; mesela Maia ve onun Moreno’ya duyduğu aşk?

Oyunun karakterlerinin tamamı gerçek kişiler değil. Mesela Maia diye bir karakter yok. Maia, Yunan mitolojisinde Pleione’nin hikayesiyle ilintili, tabii mitoloji dersi vermek istemiyorum ama orada metaforik bir anlatım var. Maia herkes olabilir ve finalde taktığı maskeyle aslında yazar ve yönetmenin ortak olarak ne söylemek istediği ortaya çıkmış oluyor. Buradan oyunun mutlaka izlenmesi gerektiği mesajını da vermiş olayım. Karakterlerin tamamının gerçek ve kronolojik sıraya uyması gibi bir yöntemi biz ne sinemada ne tiyatroda devam ettiriyoruz.

Bir koltukta birçok karpuz taşıyorsunuz; yazar, yönetmen, çevirmen ve oyuncusunuz, mitoloji ile ilgili eğitim veriyorsunuz. Ödüller kazandınız, eserleriniz onlarca dile çevrildi. Sinema ve televizyon dünyasında yer aldınız. Türk vatandaşı bir azınlık mensubu olarak başarı yolunda ilerlemeniz nasıl oldu?

Kendimi bu tanımlamanın içinde addetmiyorum. Bir azınlık mensubu değilim, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet modeli ve anayasanın belirttiği koşullar içerisinde yaşayan bir vatandaşıyım, Dario Moreno gibi. Kendisinin de söylediği gibi, ben de Türküm ve vatandaşlık bağı olan herkes Türk’tür. Anayasada da böyle yazar zaten. Bunun biraz suyunu çıkarmaya çalışıyorlar, bence Türkiye’nin sorunlarından biri de bu. Elbette Rum asıllı bir insanım, belli bir etnik aidiyetim var. Bununla da iftihar ederim en az Türklüğümle ettiğim kadar.

Başarı göreceli bir olgu, sonrasında başarılı olan birinin geriye dönük hikâyesini anlatmak biraz kolay ama tabii burada birkaç satıra sığamayacak kadar uzun bir anlatım var. Çok klasik olacak ama, “Ben buralara nasıl geldim biliyor musunuz…”

Birçok tiyatro duayeninin rahleitedrisinden (eğitiminden) geçtiniz, onlarla çalışma imkânı buldunuz. Sizi en çok hangi isimler etkiledi?

Tiyatro kariyerim boyunca çok şanslı oldum. Şehir Tiyatrolarında oyuncu olarak geçirdiğim uzun yıllar, dev aktörlerle çalıştım. Komedi anlayışımda ve yazarlığımda Zihni Göktay’ın çok emeği vardır. Acısı tatlısıyla, bütün yaşadıklarımızla bana çok şey öğretti, kendisiyle sayısız kez aynı sahneyi paylaştık, ellerinden öpüyorum büyük ustanın. Konservatuvardaki hocalarım rahmetli Yıldız Kenter’in, Haldun Dormen’in öğretisinden geçmek de çok değerliydi. Ayrıca Tufan Karabulut çok önemli bir isim. Bana disiplini, düşünmeyi ve öğrenmeyi öğrenmenin ne kadar güzel olduğunu öğretti.

Bayanlar Baylar Dario Moreno’yu başarıyla sahnelemeye devam ediyorsunuz; onun dışında oyun, kitap gibi yeni projeleriniz var mı?

Birçok arkadaşla birlikte şu anda, Akın Kaplan’la ‘Don Kişot’luk yaparak kurduğumuz Teatro Rudius olarak tiyatro serüvenine devam ediyoruz. Bir düşün arkasından gidip bir yaratım içerisinde olmaya çabalıyoruz. Sürekli üretmek ve sürekli başarılı olmak gibi bir zorunluluğumuz var, bu da çok yorucu ve riskli oluyor her anlamda. Halihazırda Diyarbakır Devlet Tiyatrosunda yönettiğim yeni bir oyun var. Yakında prömiyeri gerçekleşecek. Hemen arkasından devlet tiyatrolarında yöneteceğim birkaç oyun projem ve Teatro Ridius’la peş peşe yapacağımız iki projem var. Mitoloji ve yazarlık atölyelerim devam ediyor. Hayatımın çok büyük bir bölümünü artık buna ayırmış durumdayım. Televizyondan neredeyse çekilmiş vaziyetteyim. Galiba bir müddet böyle devam edecek.

Teatro Rudius’la ilgili her türlü bilgiye www.teatrorudius.com adresinden ve instagram hesabından ulaşabilirsiniz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün