Hayatı çok garanti gibi yaşıyoruz. Her gün bir sonraki güne, her yıl sonunda bir sonraki yıla bütün umutlarımızı ekerek yaşıyoruz. Bir taraftan içinde olduğumuz durum hiç değişmeyecek gibi gelse de bir taraftan her şeyin ‘iyiye’ değişmesini umuyoruz. Bir taraftan yaşamımızı istediğimiz halde sürdürebilmek adına, her şeyi, evimize, yolumuza, dostlarımıza kadar her şeyi ve herkesi ‘doğru’ kararlar vererek bir işimizi yönetir gibi yönetmeye gayret ediyoruz. Bir taraftan kendi özgür irademizle yaşamayı seçerken bir taraftan belki de sevdiklerimizin özgür iradelerine karışma hakkını kendimizde buluyoruz. Peki ama sınır nerede? Yaşam gerçekten kontrol edilebilir mi? Yoksa yaşam belirsizliklerin içinde olmak mıdır?
2024’ün son günlerini kutlamalarla geçirdim. Kutlamalar derken dostluklarımı kutlayarak. İyi ve kötü günlerimizi birlikte, kol kola koyun koyuna geçirdiklerimle. Yıllar içinde birlikte kahkaha attıklarım yeri gelip birlikte ağladığımız, yaşamın zorlu anlarında birbirine nefes alanlarımızdı aynı zamanda. O yüzden her bir kutlama dostluktan öte seçilmiş kardeşliklerimizi kutlamaktı özünde. Yeri geldi şarkılar danslarla kutladık yaşamı da dostlukları da, yeri geldi sımsıkı sarıldık hastane koridorlarında birbirimize kabaran nehirleri birlikte aşmaya çalışmanın verdiği gücün farkında. Yılın son günü, hanukiyanın mucizesi geçmiş yıllarda yalnızlığın karanlık dehlizlerinde kaybolmuş hissedenleri aydınlık bir kapanışa taşıdı.
Bugün hissettiğimiz ne varsa, geçici olduğunu düşündüm uzun uzun. Geçmiş yıllarda, madem artık hayat böyle, ben de böyle yaşamaya alışmalıyım diye kabul ettiklerimin zaman içinde -tabi ki yaşamıma katkılarımın da ilmek ilmek örüle örüle- nasıl değişebildiğini gözlemledim. Yıl kavramı, yıl sonu kavramı insanın hayatı anlama ve kontrol etme çabasında bir kavram belki. Ama hayatı anlarken belki kavramlara da farklı yorumlar getirmek mümkün. Yıl sonunun bir eşikte olma hali olduğunu düşündüm son günlerde. Eşikte olmak, bir şeyleri geride bırakırken yeniliklere yelken açmak da demek. Bu pencereden bakıldığında eşikte olmak belirsizlikte olmak da demek. Dolayısıyla yeri gelince kontrolü de elden bırakmak demek. Her zaman her şeyin elinizde olmadığının da farkında olmak demek. Elinizden bir şey gelmediğinde de dehşete düşmek yerine sevgide kalabilmek demek belki de. Sevgide ve şefkatte. Hem kendinize hem etrafınıza.
Yaşam içinde kontrol etme kasımızı geliştirdiğimiz gibi belirsizlikte olma kaslarımızı da geliştirmek gerek belki de. Çünkü yıl sonu bir sembol. Yaşamın herhangi bir gününde bir anda, bir nefeste değişebiliyor dünya. Beklenen bir doğumun mucizesi de bir iş kaybı ya da acı bir kayıp kadar bir nefeste tepe taklak edebiliyor, hayatımızı da dünyamızı da. Belirsizlik hayatın bir gerçeği çünkü… Belirsizlikte sörf edebilme gücü ise biyolojik ve seçilmiş kardeşlerimiz sayesinde büyüyor.
O yüzden kutlamalı, her anı, her nefesi, içinde her ne yaşanıyorsa, her ne başarılmış ya da da her ne ile yüzleşilmişse kutlamalı, kol kola, kucak kucağa, sarmaş dolaş sevdiklerimizle… Kutlanacak ne varsa, ama en çok da dostlukları kutlamalı. Yanımızda olabilenlerle ya da yanımızda olamış olanlarla, yüreklerimizin birlikte çarptıkları ile kutlamalı birbirimizi. Ve kutsamalı yaşamı. Her an, her nefeste. Şükürle.
2025 kutlamaların ve kutsamaların yılı olsun.