Trump ve Ortadoğu

Selin BARLAS Köşe Yazısı
15 Ocak 2025 Çarşamba

Mahatma Gandhi “Barışa giden yol yoktur, barış yolun kendisidir” demiş…

Bu ara bunun ne kadar doğru ne kadar yanlış, ne kadar romantik veya ne kadar gerçekçi olduğunu düşünürken buldum kendimi.

Karşılığı var mı yok mu diye düşünüyorsam hakikat payı vardır herhalde…

Arayış ve çaba niyete dair bir işaret, istikamete dair ise ışık diye düşünmek istiyorum.

Bunların hepsini aklımın bir köşesinde tutup dikkatimi çeken üç lideri mercek altına almak istiyorum.

***

Evvela verdiği demeçlerle gündemden düşmeyen Grönland ve Kanada meraklısı Amerikan Başkanı Trump hakkında biraz konuşalım. Trump hakkındaki bir tevatüre de son verelim. İktidarında hiç savaş çıkmadığını ya da askeri operasyon olmadığı söylenen Donald Trump ilk döneminde İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesi emrini verdi. ABD ve İran ilişkilerinde büyük bir gerilime yol açtı…

Suriye’deki kimyasal silah kullanımı iddialarına yanıt olarak 2017 ve 2018’de hava saldırıları düzenledi.

Gelelim Afganistan’da Trump’ın yaptıklarına…

2017’de Afganistan’da IŞİD hedeflerine karşı GBU-43/B MOAB (Massive Ordnance Air Blast) tüm bombaların anası olarak bilinen nükleer olmayan en büyük konvansiyonel bombayı kullanarak büyük bir saldırı düzenledi.

Yemen ve Somali’ye yapılan hava saldırıları ise sıkça konuşuldu.

Bu operasyonlar Trump döneminde ABD’nin askerî müdahalelerde bulunduğunu gösteriyor.

Şimdi bu yıl Trump’ın Ortadoğu’da münasebet kuracağı iki lideri inceleyelim.

Şam’a göz atalım…

Suriye’nin yeni yönetiminin başındaki Ahmed el Şara hakkında çok derin bilgilere sahip değiliz.

Ancak Riyad’da doğduğunu, ailesinin Golanlı olması sebebiyle onu Golanî olarak biliyoruz. Bölgedeki en genç liderlerden biri. 43 yaşında. El Kaide ile ilişkisi el Nusra cephesini kurduktan sonra koptu. Ancak sert ve radikal bir isim. Mühendis bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak doğduğu ülke Suudi Arabistan’daki Vahabi İslam geleneklerinin onu etkilediği düşünülüyor.

Golanlı el Şara İsrail ile nasıl ilişkiler kuracak?

Golan Tepelerinde bulunan yerel halka (Dürziler ve Suriyeli Araplar) rağmen İsrail’in bölgeden çekilmeyeceği çok aşikâr. Hatta demografik yapıyı değiştirmek için yerleşimci sayısını iki misline çıkarmayı hedeflediklerini söylediler. İran ve Suudi Arabistan’ın belki de ilk ve tek mutabık olduğu konu ise İsrail’in bu yayılımcı politikasının Suriye’nin yeniden inşası ve güvenliği için kabul edilemez olduğuydu.

Ama İsrail bunu gerçekleştirecek.

Tahrir Şam Heyeti (HTŞ) ülkedeki azınlıkların korunacağını belirtti ve bütün askerî güçlerin silahları bırakması için çağrıda bulundu. Henüz YPG’nin silah bırakmadığını biliyoruz. Bırakacağı konusunda da emin olmak mümkün değil. Suriye’nin düzenli bir ordusunun olmayışı ve 400 ila 600 milyar dolar arası bir yeniden inşa süreci maliyeti ise ülkede kimin sözünün geçeceğini gösterecek.

Mısır, Suudi Arabistan ve Katar destek vermek konusunda istekli.

AB ise azınlıkların güvencede olması halinde yeniden yapılanmada var olacağını belirtti.

Gelelim komşu Lübnan’a….

Seçimden muzaffer çıkan 1964 doğumlu Joseph Aoun.

Eski Cumhurbaşkanı Michel Aoun ile akraba değil.

Tecrübeli bir asker olan Joseph Aoun Hristiyan bir aileden geliyor.

Yeni cumhurbaşkanı bu yılın başında yapılan seçimlerde 128 milletvekilinden 99’unun oyunu alarak göreve başladı. Aoun, İsrail ile yapılan ateşkese uyulmasını ve Lübnan’ın güneyindeki İsrail işgalinin sona ermesini sağlamak için çalışacak.

Ancak Lübnan’ın da yeniden inşası mevzu bahis olduğundan ordusunun zayıflığı ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. 80 bin aktif askerin (kara, deniz ve hava kuvvetleri ile jandarmanın) mevcut olması bölgede istikrar için kâfi değil.

Başbakan Necib Mikati, ülkenin yeniden inşası için 5 milyar dolara -2 milyar 100 milyonu İsrail’in verdiği hasarlardan kaynaklı- ihtiyaç olduğunu belirtti. Fransa bu konuda uluslararası bir konferans düzenleyeceğini açıkladı. Dünya Bankası da destek vermek istediğini belirtti.

Ayrıca İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf da Lübnan’ın yeniden inşasında yer alacaklarını belirtti.

Bu, Lübnan’ın yeniden yapılanması için önemli bir uluslararası iş birliği anlamına geliyor.

İş birliklerinden ve yeniden bir şeyler kurmaktan bahsediyoruz.

Ancak bahsettiğimiz bölgede sadece belirsizlik ve güç savaşları şimdilik var.

İran ve Hizbullah etkinliğini şüphesiz kaybetti…

Ama tamamıyla değil.

Ocak 2025’te İran altı eyalette geniş kapsamlı hava, kara ve deniz tatbikatları başlattı. Bu operasyonlar, İran Devrim Muhafızları Ordusu ve konvansiyonel ordusunu kapsayacak şeklide mart ortasına kadar devam edecek. Tatbikatlar özellikle Natanz Nükleer Tesisi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında önemli operasyonları içeriyor. Bu tatbikatlar, İran’ın artan ekonomik baskılar ve Donald Trump’ın katı politikalarına geri dönme sinyali vermesi karşısında askerî hazırlığını göstermek amacı da taşıyor. Ayrıca IRGC Havacılık Kuvvetleri, tatbikatlar sırasında dolanıp hedefe yönelen mühimmatlarla donatılmış yeni bir savunma füze sistemi kullandı. Bu tatbikatlar, İran’ın bölgesel gerilimler ve iç zorluklar karşısında gücünü ve hazırlığını gösterme çabasını vurguluyor.

Gandhi’nin sözüne dönmek istiyorum…

“Barışa giden yol yoktur, barış yolun kendisidir.”

Bu çizdiğim tabloda ben yol görmüyorum…

Aktörlerin ve güç dengelerinin yeniden inşadan çok istikrarsızlığa katkısı olacağı hissi beni endişelendiriyor.

Ah be Gandhi haklı çıksan ne olurdu yani!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün