Kız neşesi

Riva DUVENYAZ Köşe Yazısı
29 Ocak 2025 Çarşamba

 

Bu hafta değişik eserler üzerinden kadın bedeninin barındırdığı olağandışı enerjiye şahit oldum. Biri, sahnede ciyak ciyak bağıran, komedi üzerinden güzelim bir 19. yüzyıl eseri olan ‘Gurur ve Önyargı’ adlı romanı katleden bir tiyatro faciasıydı. Tanıtım yazılarında ‘kız neşesi’ denmesinden anlamalıydım. Kadınlara atfedilen o suni neşeyi ve ‘bakın ne kadar iyi bir oyun, sizi güldürüyoruz’ mantığını kesinlikle anlayamıyorum. Farklı olmak için biraz feminizm, biraz da çığırtkan şarkılar koyalım. İçeriğin boş olduğunu da bol bol aksiyonla örtbas edelim. Milyonlarca baskı yapmış bir eserin üzerinden fayda sağlayalım…  Bu kadar yetenekli kadının bir mahalle kavgası tonunda giden eserde harcandığını düşünüyorum.

Zaten aynı şeyi ben hep düşünürüm, yeteneklerini ve enerjisini kendisine eşit fırsat verilmediği için tam tüketemeyen her kadın, kendisine uygun görülen mini çerçevede derinleşmeye çalışır.

Yeteri kadar eğitim alamadıysa eline ne geçerse izleyerek, okuyarak açığını kapatmaya çalışır, çalışmasına izin verilmediyse, daha iyi ev daveti yapar, daha iddialı çocuk büyütür. Çerçeve dardır, ama çoğu kadın o darlıkta dikey derinleşmeye gayret eder, çerçevenin çapını biraz genişletmeye cesaret etmez. Kızıl Goncalar adlı dizideki tekke ortamından yola çıkarak gördüğüm de, kadınlar bazen erkekler üzerinden güç savaşlarına dâhil olmaya çalışır, kendi küçük çerçevesini sahiplenir, düzeni değiştirmek isteyenlere bir de kalkan olur. Bence yeteneklerine kadınlık sınırları çizmek zorunda kalan her kadın bundan hem mustarip hem de faydalanıyor. Cinsiyetsiz bir dünyada o faydalar da yok olurdu, belki işlerine gelmiyor…

Üçüncü bahsedeceğim eser ‘Babygirl’ adı ile vizyona girecek olan bir film. Çok şansa galasına bilet bulup gittim, vakit bulursanız izleyin derim. Halina Reijn yönetmiş. Sözde cinsiyetsiz bir modern toplumda, orta yaşlarına gelmiş bir kadının cinselliği konu ediliyor. Eskiden olsa 35 yaşını geçmiş kadınların senaryolarda boy göstermesi hep panter misali bir saldırganlık içerirdi ve onların cinsel istekli olması mevcut düzene aykırı gibi işlenirdi. Kendilerini çekici görmeleri bile senarist açısından bir eleştirel bakış açısı ve komedi unsuru olurdu. Arzu nesnesi olmaları komedi filmi değilse, imkânsızdı.

Ancak son dönemdeki emsaller daha ince.  Bu değişimin nedeni oldukça basit: Artık kamera arkasında, yazar, yönetmen ve yapımcı olarak çok daha fazla kadın bulunuyor.

Ve ayrıca #MeToo hareketi, yaşlı erkeklerle genç kadınlar arasındaki hikâyeleri daha az hoş karşılanır hale getirince orta yaş kadın cinselliği bir sınır ihlali olmaktan çıkıyor. Bir medya profesörü olan Maria San Filippo kamera arkasındaki kadınlar için güzel bir tabir kullanıyor: Provokatör (provakasyon ve Auteur yönetmen birleşimi)

Bu filmde orta yaş cinselliğinin en ham halini süsleyip püslemeden seyirciye veren yönetmen, yine de bunu pürüzsüz bir vücudu olan Nicole Kidman üzerinden yapıyor. Çünkü henüz ana akım sinema hafif gıdılanmış, ve bel bölgesi yağlanmış kadınların yerden süt içme sahnesine hazır değil… Kadınlar neredeyse her yaşta seksi olabilir mesajı veren film, bunu yine de 32 yaş gibi görünen bir vücut ile bağlıyor.

Kısacası: filmi beğendim. Kadınların ‘kız neşesi’ gibi klişelerle kısıtlanmadığı, otantik benliklerini kucaklamaya teşvik edildikleri, utanmadan özür dilemeden isteklerini ifade ettiği ve uyguladığı bir dünyayı motive ettiği için…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün