Kitle iletişim araçlarının önde gelen ve en çok ses getiren icatlarından biri olan radyo, radius (Latince) kökeninden gelir ve bir merkezden yayılan ışın anlamını taşır. 19. yüzyılda etkin olarak varlık göstermesinin öncesinde birçok teknik icadın tarih sahnesinde yer almasına dayanan radyonun kitlesel kullanımı İtalyan Guglielmo Marconi sayesinde olur. Marconi, Hertz’in bulduğu radyo dalgaları üzerine çalışır ve bu dalgaları nasıl daha uzağa iletebileceği konusunda araştırmalar yapmaya başlar. Marconi, radyo dalgalarının okyanus ötesine geçmesini sağlayarak başta askeri alanda büyük bir başarı yakalar ve radyotelegraf adı verilen mekanizmayı yaratır. Askeri olarak kullanımının dışında bu sayede mürettebat, Titanik kazasının yaşanmasından sonra kurtarma ekiplerine ulaşılabilmiş ve 706 yolcunun hayatı kurtulmuştur. Ancak radyonun kitlesel bir nitelik kazanması 1920’lerde gerçekleşir. I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, 1930’lardan 1940’lara kadar geçen süre içerisinde radyo gündelik hayatın bir parçası olur ve altın çağını yaşar. İlk radyo yayınları genellikle haber ve müzikten oluşmaktaydı.
Radyo yayınlarının en hızlı geliştiği ülke Amerika olur. 1927 yılına gelindiğinde Amerika’da 700 kadar radyo istasyonu ve yedi milyon radyo alıcısı bulunmaktadır. 1935’te FM (Frekans Modülasyonu) bandının bulunması ve kullanılmaya başlanması, parazitsiz ve daha kaliteli ses yayını yapma imkânı sağlar. Şüphesiz ki 1923 yılında icat edilmesine rağmen, II. Dünya Savaşı sonrasında yaygınlaşan televizyonun varlığıyla radyoya ilgi azalsa da radyo yayınları içeriklerini genişleterek ve televizyonun sahip olmadığı avantajları kullanarak hayatta kalmayı başarır.
Radyo yayınlarıyla ilgili belki de en trajikomik hikâye Amerikalı oyuncu, yönetmen, yazar ve yapımcı Orson Welles’in 1938 yılında Cadılar Bayramı özel yayını için radyo tiyatrosu seslendirmesi esnasında yaşanır. Welles, Herbert George Wells’in, konusu uzaylı istilasını içeren Dünyalar Savaşı isimli romanının uyarlamasını seçer. Radyo tiyatrosunun bir bölümünde, senaryo gereği haber bülteni diyalogları vardır ve oyunu baştan itibaren takip etmeyen bazı dinleyiciler haberi duyduklarında korku ve panikle sokaklara dökülür. Yaşanan kaosla birlikte yiyecek stoklamak için marketlerde kuyruk olanlar, eyalet değiştirmek için yollarda sıra oluşturanlar, günah çıkarmak için kiliselere yığılanların taleplerini karşılayabilmek adına nöbete çağırılan din görevlileri, uzaylılar tarafından öldürülmek yerine intihar edenler ve daha birçok olay yaşanır. Olayın gidişatını öğrenmek isteyenler, radyoyu telefon yağmuruna tutar, hatlar kilitlenir ve gelen telefonlar üzerine Davidson Taylor, yayını keserek radyodaki metinlerin gerçeği yansıtmadığını ve her şeyin tamamen kurmaca bir senaryo olduğu duyurur. Buna rağmen o kısacık zamanda yaşanan panik dalgasıyla her şey alt üst olduğu için polis ekipleri, radyo binasına baskın yapar. Gerçek ortaya çıktığında yaşanan can ve mal kayıpları nedeniyle radyoya ve sorumlulara peş peşe davalar açılsa da herhangi bir cezai işlem uygulanmaz. Bu olay, kitle iletişim araçlarının gücünü bir kez daha göstermiş ve radyo tarihinde unutulmaz vakalardan biri olarak yer almıştır.
2011 yılında UNESCO, eğitimin, toplumsal tartışmanın, düşünce özgürlüğünün taşıyıcısı ve doğal afet zamanlarda bilginin hayati kaynağı olarak, radyoyu kutlamak amacı ile 13 Şubat’ı Dünya Radyo Günü olarak ilan etti. Amacı, halk ve medya arasında radyonun önemi konusunda daha fazla farkındalık yaratmak olan bu karar aynı zamanda yayıncılar arasında ağ oluşturmayı ve uluslararası iş birliğini geliştirmek için kabul edilir. Bu yıl 13. kez kutlanacak Dünya Radyo Günü’nün teması henüz resmiyet kazanmamış olsa da günümüzün ve geleceğin en önemli çevre ve kalkınma sorunlarından birisi olan iklim değişikliği olarak belirlendi. ‘Radyo ve İklim Değişikliği’ teması ile iklim krizi, doğa ve biyolojik çeşitlilik, ekoloji gibi kritik konulara farkındalık kazandırmanın yanında bu konuların başta politika ve ekonomi olmak üzere toplumsal cinsiyet, kimlik, öteki, azınlıklar gibi toplumsal kriterlerle de iç içe olmasından dolayı sürdürülebilirlik konularının da masaya yatırılması hedeflenmekte.