Elon

Hayati MOLİNAS Köşe Yazısı
5 Şubat 2025 Çarşamba

Elon Musk'ın yükselişi, 21. yüzyılın en dönüştürücü hikayelerinden biridir. Kendisi şu anda  400 milyar doları aşan serveti ile dünyanın en zengin insanı. Geldiği bu seviye vizyon ve cüretkarlığının yıkıcı gücünün bir sonucudur.

Musk’ın hikayesinin merkezinde Tesla var. Elektrikli araçlarıyla otomotiv sektörünü ve hatta hükümetleri peşinden sürükledi. SpaceX ile uzay yolculuğunu bambaşka bir seviyeye taşıdı, roket maliyetlerini düşürdü ve uzay araştırmalarına yön verdi. Ama o sadece bunlarla yetinmedi. Ödeme sistemleri, yapay zeka, beyin çipleri, tünel yollar, internet erişimi, sosyal medya, kripto paralar… Teknolojinin dokunduğu her alanda onun bir izi var.

Musk, onca büyük işe imza atmasına rağmen uzun süre siyasetten uzak durdu. Ta ki Obama onu davet edene kadar. 2011’de, Başkan Obama, onu yenilenebilir enerji danışma kuruluna aldı. Daha sonra Trump’ın danışma kurullarında da yer aldı, ancak 2017’de Trump, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilince Musk tepki olarak istifa etti. Giderken de net bir mesaj verdi: "İklim değişikliği gerçektir. Paris’ten ayrılmak Amerika ve dünya için iyi değil."

Pandemi döneminde Musk, hükümetlerin aldığı kararlara sık sık karşı çıktı. Trump döneminde eleştirileri yoğundu, ama esas gerginliği Biden yönetimiyle yaşadı. Özellikle 2021’de Tesla’nın Beyaz Saray’daki elektrikli araç zirvesine çağrılmaması aralarındaki çatışmayı iyice körükledi. Bu süreçte sadece iş dünyasında değil, kamuoyu tartışmalarında da daha aktif bir figüre dönüştü. Ve etki alanını daha da genişletmek için 2022’de Twitter’ı (X) satın aldı.

Musk’ın Twitter’ı alması, idealizm, iş fırsatı, kişisel hırs ve stratejik bir güç oyununun birleşimiydi. Geleneksel iş insanlarının aksine, perde arkasında kalmak yerine sahneye çıktı. Mevcut yönetimleri eleştirmeye, düzenlemelere meydan okumaya ve desteklediği politik isimleri öne çıkarmaya başladı. Böylece kendine özgü, yeni bir liderlik tarzı ortaya koydu.

Özellikle ‘woke’ kültürü ve Demokratların politikalarına karşı duyduğu rahatsızlık, Musk’ı Cumhuriyetçi Parti’ye ve Trump’a yakınlaştırdı. Aslında Musk, Trump için bulunmaz bir fırsattı. Yeni dönemin başkanı onu adeta oğlu gibi sahiplendi ve devlet kurumlarını ve düzenlemelerini yeniden yapılandırma görevi verdi.

Sonuç olarak, Musk bu pozisyonu kabul ederek hem kendisi hem de şirketleri için büyük bir avantaj sağladı. Olası düzenlemeleri engelleyerek ve var olanları azaltarak  şirketlerinin önünü açacak ve dolayısıyla servetini daha da büyütecek fikri onu heyecanlandırmış olabilir.

Bundan sonra Tesla için işler daha rahat olacak. Şoförsüz araçlarla ilgili kurallar gevşeyecek, bu da şirketin hızla büyümesini sağlayacak. SpaceX ise devlet ihalelerinde büyük avantaj kazanacak ve havacılık düzenlemelerini kontrol ederek trilyon dolarlık bir dev haline gelecek. Musk’ın diğer alanlardaki kazançlarını saymaya kalksak, bitmez bu yazı!

Dünyanın en zengin insanına devlet düzenlemelerini azaltma ya da kaldırma görevi vermek, başlı başına çıkar çatışmalarıyla dolu bir hamle. Musk ve Trump’ın ilişkisini herkes işlemsel olarak tanımlıyor. Bu bir tür kazan-kazan ortaklığı olabilir. Belki de asıl plan, Musk’ın birkaç trilyon dolarlık servete ulaşması ve Trump’ın da bundan payını alması. Tabii ki bu süreçte ABD’nin çıkarlarına göre dünyayı şekillendirmeyi de ihmal etmeyecekler.

Bu arada Musk, devlet müdahalesine her zaman şüpheyle yaklaşan bir isim. Özgürlükçü (libertaryen) ideolojiden etkilendiği biliniyor; ona göre insanlar kendi kaderlerini belirlemeli ve devletin kontrolü en aza indirilmeli. Bu yüzden Mars’ı kolonileştirme fikri, onun için yalnızca bilimsel bir keşif değil, aynı zamanda özgürlüğe açılan bir kapı. Dünyada giderek artan devlet kontrolünden kaçıp, yeni bir gezegende sıfırdan başlama fırsatı gördüğüne inanıyor olabilir.

Son günlerde Musk’ın selamı gündemin merkezine oturdu. Kimilerine göre Nazi selamı, ona göre ise sadece "kalbim sizinle" jestiydi. Belki de bir gün Mars’a yerleşip lider olduğunda kullanmak için şimdiden hazırlık yapıyordur. Ne dersiniz?

Musk gibi isimler, teknoloji, denetimsiz ifade özgürlüğü ve ekonomik gücün dünyayı nasıl şekillendirebildiğini bize gösteriyor. Ama böyle insanlara güvenmek devletler için riskli olabilir. Ya onların öncelikleri ülkelerin çıkarlarıyla çelişirse? Eskiden bu kadar güçlü figürler devletlerin kontrolü altındaydı, ama Musk bu düzeni bozdu. Artık bir iş insanı olmanın çok ötesinde, dünyanın gidişatını değiştiren bir figüre dönüştü.

Açık konuşmak gerekirse, onun yükselişi hem hayranlık uyandırıyor hem de endişe veriyor.

 

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün