Gazetelerdeki vefat ilanlarında çoğu zaman “acımız sonsuzdur” diye bir cümle kullanılır. Bunun hep sadece eş, çocuklar ve evlerden uzak çocuklarının vefatına şahit olmuş ebeveynler için olduğunu düşünürüm. Arkadaşlar, torunlar, kuzenler ve uzak akrabalar da çok üzülür, bazen çok acı çeker ama acıları sonsuz mudur emin değilim, hayat onlar için biraz daha hızlı toparlanır. Hayata devam etmek için bu şarttır da.
***
İki hafta önce Grand Kartal Oteli’nde meydana gelen yangından sonra ‘acı’ kelimesini daha iyi anladım. 78 kişinin hayatını kaybettiği bu felakette, ailelerin, ailelerin yarısının korkunç bir şekilde vefatı ihmalkarlık ve yetersizlikten doğduğu için, ölümlerin en acısı. Görüntülerin hiçbirini açmadım, seyretmeyi kalbim kaldırmadı. Haberleri okudukça ise üzüldüğüm kadar sinirlendim. Bugün yeni yapılan residence tarzı evlerin bile birçoğunda yangın alarmı varken, yüzlerce kişinin hayatının emanet edildiği otellerde yangın alarmı çalmaması akıl alamayacak bir ihmal. Kaçabilecekleri yangın merdiveni olmaması, söndürme, kurtarma çalışmaların geç ve yetersiz olması, önlenebilecek bir facianın en korkunç şekilde sürmesiyle sonuçlandı.
Kartalkaya yangını faciasından sonra ABD’de 76 yaşında bir kayakçının Mt. Ashland kayak bölgesinde çok zorlu olduğu bilinen bir pistte kayarken bir ağaca çarpıp hayatını kaybettiğini okudum. Kayakçı kask takmasına, yardım ekipleri ve doktorlar ona ulaşmasına rağmen kurtulamadı. Aynı günlerde Alp dağlarında dört Norveçli kayakçı üstlerine çığ düşerek yaşamını yitirdi. Kayak zevkli ama bir o kadar da riskli bir spor. Tüm önlemler alınmasına rağmen bazen doğaya ve doğal afetlere yenik düşme riski her zaman var. Her ölüm çok acı ancak doğal afete yenik düşmek ile, uykudan yakalanılan yangın arasında çok fark var. “Coğrafyan kaderindir” lafının doğruluğu, bir kere daha çok acı doğrulanıyor.
***
Yangından kendi çabalarıyla çıkabilip, içeride kalanları kurtarmak için tekrar otele girip yaşamını yitiren iki fedakâr genci, oğlu ve torunlarını toprağa veren acılı dedeyi, yok olan aileleri, ailesinin yarısını kaybedip hayata devam etmek zorunda olan aileleri gündem ne kadar hızlı değişse de hiç unutmamak gerek.
Bir de unutmamak gereken kara kalpli insanlar var. Grand Kartal Oteli’nin orada yanmış bina ile selfie çeken, otelin yandığı gün yan otellerde kayak yapan, sosyal medyada insanların kaç paraya bu otelde kaldığını tartışan ve neredeyse bu felakete üzülmeyen, insanların tatil yapabilmelerine ve kendilerinin yapamamalarına içerleyen kara kalpler. Yas günü, tek bir gün bile Instagram hikayelerinden feragat edemeyen, hayatlarının ne kadar dolu ve eğlenceli olduğunu ispatlamak, beğeni alabilmek için böyle bir felaket yaşanmamışçasına sosyal medya postlarına devam eden kara kalpler… En önemlisi de bu yangının sorumluluğunu almayan en kara kalpler…