Anjel Hala Gazze'de

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
5 Şubat 2025 Çarşamba

Bir süredir beynimin sağ ve sol lobunu geliştirmek için bazı çalışmalar/egzersizler üzerinde yoğunlaştım. Aslında çıkış noktam hafızayı geliştirmek, unutkanlığı azaltmaktı.

Bilindiği üzere sağ beyin yaratıcılık, duygusal ifade sanat, müzik gibi yeteneklerin kaynağı. Sol beyin ise mantık, analitik düşünce, matematik vs gibi konularda daha güçlü.

Özetle önyargının, “Sağ beyin mi, sol beyin mi daha zekidir?” sorusunun yanıtı, koca bir ‘hayır’dır. Tabi en ideali her iki bölümün çalıştığı durumlardır. Açıkçası ikisini hayata geçirenlerin sayısı zannedildiği kadar çok değildir.

***

Günlük gazetelere vefat ilanları verme alışkanlığı belki de ekonomik nedenlerle giderek azalıyor.

Fi tarihlerde verilen nişan, doğum ilanları sararmış gazete kupürü halinde albümlerde duruyor.

Önceleri gazetemizin, ‘Toplumumuzda Geçen Hafta’ köşesiyle hiç ilgilenmezken, şimdilerde İrvin Mandel ve İzel Rozental’in karikatürlerinden sonra baktığım bölüm haline geldi. Gidenlerle gelenlerin orantısızlığı demografik yapının üzücü yanını sergiliyor. Bir doğum, iki bar-mitsva haberi gördüğümde seviniyorum. Artık yeni doğan bebeğin ailesini tanıyıp tanımadığımı anlamak için ebeveynleri yerine büyükanne/büyükbabanın ismine bakıyorum. Zaten öyle bir döngüdür hayat. Önce çocuğa, “Baban kim?” diye sorarak başlar hikâye. Sonra ebeveyne, “Kimin babasısın?” sorusuyla devam eder. En nihayetinde, “Kimin torunusun?” ile son bulur.

***

Son zamanlarda değer verdiğimiz, öğretilerinin yaşam tarzımıza yansıdığı bir neslin yok oluşuna tanık oluyoruz. ‘Emir’ kipi yerine, geniş zaman eki kullanarak verilen nasihatler hem daha etkili, hem daha akılda kalıcıdır. Nitekim değerli büyüğüm rahmetli Alber Kazez, bir sohbet esnasında, “Bir sünnet veya düğüne gitmeyebilirim ama cenaze gidenin ardından yaptığın son görevdir” demişti.

Elimden geldiğince sözünü yerine getirmeye çalışırım. Son zamanlarda haftada bir-iki kez yanıma maske alarak katıldığım cami, sinagog, mezarlık üçgenindeki, ebedi yolculuklar sosyal etkinliğe benzediyse de aldığımız her nefese şükrediyorum.

***

Yazarımız İzel Rozental, son kitabı, ‘Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri’nin ardından imza günleri, söyleşiler, Schneidertempel etkinlikleri, Ankara sergisi, Apaçık Radyo Karikatür programı, Gazete Kadıköy yazıları, derken takip etmekte zorlandığım bir yoğunluk içinde. Bu vesile ile İzel’in Gazete Kadıköy’de Mario Levi’nin vefatının birinci yıldönümü için ‘Bakarken Görmenin Ötesi’ başlıklı makalesi ayrı bir vefa örneği.

Farklı kurguları olsa da Liz Behmoaras ve İzel Rozental’in, bence kitaplarının içeriği kadar yazı üslubunun akıcılığı ve okuru sürüklediği yerdir değerli olan. Tarihle bütünleşen biyografileri hep sevdim.

Alyans Okulları müdiresi Anjel Geron’un 1912-13 yıllarında tuttuğu günlükten yola çıkarak Edirne kuşatması ve Osmanlı-Bulgar Savaşları çerçevesinde gelişen olaylar ciddi bir tarih araştırması. Doğrusu Anjel Hala ile ilgili biraz daha okumak isterdim. Biyografi sol lobuma daha iyi geliyor sanki.

***

Bir söyleşiye değer katan sorulan sorulardır. Basit iyidir. Basiti iyi yapmak çok kolay değildir aslında. 

Anjel Hala gerçekten talihsizmiş. İzel Rozental’le son kitabıyla ilgili yapılan bir söyleşide Edirne ile başlayan sorular dönüp dolaşıp Gazze’ye gelince kimilerinin beyninde sağ lob, sol lob birbirine karışıyor.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün