Yitro peraşası Bene Yisrael’in Sina Dağında Tora’yı alma seremonisine hazırlanışını ve Tora’nın alınışını anlatması yönünden özel bir peraşadır. Hazırlık döneminde Moşe Tanrı’nın mesajlarını topluma iletir. Onların misyonlarını ve özünde bir toplum olarak görevlerini hatırlatır. Bunları yerine getirmeleri halinde de ‘mamlehet Kohanim vegoy kadoş’ statüsüne ulaşacaklarını bildirir. Bu aynı zamanda ‘segula’ bir anlamıyla sorumlu bir toplum olmanın gereklerini de taşımaktadır. Burada anlamaya çalışacağımız bu üç beyanın ne anlama geldiğidir.
Ketav Sofer adlı kaynağa göre ‘segula’ ifadesi bir sözü, ‘goy kadoş ile mamlehet Kohanim’ ifadeleri de bir misyonu karakterize eder.
‘Segula /hazine’ olma ifadesi Tora’nın ve Tanrı’nın emirlerine tam bir taahhütle uymak anlamına gelir. Bazen insan bu kural ve kanunların dışına çıkar ancak teşuva yapıp döndüğümüzde Tanrı bunu kabul eder. Bu bize Tanrı’ya yaklaşmanın garantisini verir.
Yükümlülüklerden ilki ‘mamlehet Kohanim’ Yahudi yaşam tarzını karakterize eder. Tora öğrenmek, Şabat gününe dikkat etmek, Tefila ve kurallara uymak gibi. Bizler kıyafetimizden davranışlarımıza kadar her şeye dikkat etmek suretiyle bu yükümlülüğü yerine getirmiş oluruz.
‘Goy kadoş’ olmak ise daha zordur. Biraz daha soyutlanma gerektiren, gereksiz hoşgörü ve karışmaktan yana olmayan uygunsuz davranış ve ifadelerden kaçınmak gibi ciddi ve zor bir misyonu üzerimize yükler. Zamanımızda bu kadar çok imkânla ‘mamlehet Kohanim’ yükümlülüğünü yerine getirmek kolaydır. Ancak globalleşen dünyada ‘goy kadoş’ olmak o kadar da kolay değildir.
Her dildeki kaynakların bol olduğu, Rabilerle yakınlaşmanın mümkün görüldüğü, sinagogda dua etmek ve Tora öğrenme fırsatlarının azımsanmayacak kadar çok olduğu bir dönemde ‘mamlehet Kohanim’ olmak zor değildir.
Ancak, ‘ayrı olmak’ kavramını yaşamımıza yerleştirmek, uygunsuz davranışlardan ve yapmamamız gereken şeyleri yapmaktan kaçınmak için disipline girerek kendine hâkim olmak her zamankinden daha zordur.
Gemara Masehet Nedarim 81A’da Bet Amikdaş’ın yıkılma nedeni oldukça ilginç bir şekilde verilir. Tanrı Tora öğrenmeden ‘beraha’ söylemedikleri için Bet Amikdaş’ın yıkılışına izin vermiştir. Her zaman Tora öğrenimi vardır ve insanlar buna zaman ayırmaktadırlar. Ancak nedense ‘beraha’ söylenmemiştir. Berahanın anlamına baktığımızda bunun gerçek nedenini görebilmek mümkündür. Çünkü beraha ‘aşer bahar banu mikol aamim’ ifadesiyle başlamaktadır. Kendimizi soyutlamanın, başkaları gibi olmamak adına disipline etmemizin belirtildiği bir ifadeyi barındırmaktadır. Tanrı’nın bizi ‘seçmiş’ olduğu ifadesi bize daha fazla sorumluluk verdiği anlamına gelir. Tora öğrenmek elbette önemlidir. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Bir yandan Tora öğrenirken küfürlü ve tatsız esprilerle dolu konuşmak beklenen yaşam tarzı değildir. Tora derslerine gittikten sonra madde bağımlılığı konusunda şuursuz davranmak arzulanan davranışlar kapsamına girmez. İnsanlarla nasıl konuşacağını bilmemek, kaba davranmak, gurura kapılmak istenen şeyler değildir.
Tanrı’nın Avraam’ı doğduğu yerden göndermesi tesadüf değildir. Moşe’nin uzun süren bir sürgün sonucunda toplumun başına geçmiş olması anlamlıdır. Tanrı’nın emirlerini tam olarak yerine getirebilmek için kısmi bir soyutlanma şarttır. Aksi durumda ‘goy kadoş’ olma zorunluluğu yerine getirilmiş olmayacaktır.
Tora’ya bağlı bir yaşam sürmek çok kolay değildir. Bazı şeylerden feragat etmeyi gerektirir. Ancak bu yaşam tarzının bizlere katacağı kutsallık başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz.