İsrail iç siyasete neden malzeme edilmemeli?

Dr. Remzi ÇETİN Köşe Yazısı
12 Şubat 2025 Çarşamba

Uluslararası ilişkilerde bir ülkenin iç politikası, dış politikasını etkilediği gibi bunun tam tersi de olabiliyor. Bu konuyu, siyaset bilimci James N. Rosenau, ülkelerin iç-dış politika etkileşimi arasında bir korelasyon kurarak birçok eserinde etraflıca incelemiştir. Gerçekten de ülkelerin iç-dış politika etkileşimi, günümüz uluslararası ilişkilerinin en tartışmalı konularındandır. Tabii bu durumda, şöyle bir gerçekte karşımıza çıkıyor: Dış politik konuların iç politikaya malzeme edilmesi, her ne kadar kısa sürede siyasetçilere kazanç getirse de uzun vadede yine ülkelerin ulusal çıkarları yönünden olumsuzluk yaratabiliyor. Tam da bu noktada Türkiye-İsrail ilişkileri, iç-dış politika arasındaki etkileşime verilebilecek örneklerin başında geliyor.

Türk-İsrail Stratejik İttifakı Çöktüğünde…

Bilindiği üzere, Türkiye-İsrail arasında bölgede onlarca yıldır oluşturulan ‘stratejik ittifak’ 2009 itibarıyla çökmüştü. 2020 İbrahim Anlaşmalarından sonra, Ortadoğu’daki diplomasi hızlıca kabuk değiştirirken Türkiye, bu değişime daha fazla kayıtsız kalmadı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Türkiye önce ‘Körfez Açılımı’, sonrasında ise İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesi ve buna Mısır’ın da eklenmesi ile Ortadoğu politikalarında yeni bir sürece girmişti; ancak Hamas’ın İsrail’e karşı başlattığı 7 Ekim 2023 saldırılarından hemen sonra ülkemiz, İsrail’in Gazze’ye yönelik orantısız güç kullanması neticesinde İsrail’le köprüleri yeniden atacak ve ilişkiler neredeyse 2020 öncesindeki gergin sürece girecektir. Bu noktadan sonra her birimiz, Türkiye’nin İsrail’e ticareti durdurduğunu ve Türk-İsrail hava sahasındaki tüm uçuşlarının dahi askıya alındığını, turizmden akademik etkileşime ve sosyo-kültürel ilişkilere kadar iki ülke arasında duraklama dönemine yeniden girildiğine şahit olduk.

Trump’ın ‘Gazze Planı’ Şaşırtmamalı

Yukarıda belirtilen tüm bu süreç içerisinde İsrail’in, Türkiye’deki siyasetçiler tarafından iç politikada konuşulması ve özellikle muhalefetin, iktidar partisini bu alanda zorlamaya çalışmasını gözlemliyoruz. Muhalefetin İsrail konusunda iktidarı zor durumda bırakıcı çıkışı, aslında, iktidar partisinin -belki de farkında olmadan- muhalefete bu konuda alan açmasından da kaynaklanıyor. Bu nedenle Amerikan Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz hafta, Gazze’deki halkın yerinden edilmesi planını kameraların karşısında açık bir şekilde ifade ettikten sonra bizdeki muhalefet bloğunun, iktidarı bu konuda zorladığını görüyoruz; ancak iktidar da muhalefet de şunun gayet farkında: “Trump Ortadoğusu’na Yeniden Döndük” İşte, tam da bu noktada, yeni konjonktürde hem iktidar hem de muhalefet tarafına ‘söylem sorumluluğu’ da düşüyor. Donald Trump’ın söz konusu çıkışını uluslararası hukuk yönünden uzun uzun tartışmayacağım; keza, 7 Ekim 2023’ten bugüne Gazze’de uluslararası hukuk ve özelinde, ‘silahlı çatışmalar hukuku’ yönünden İsrail ve Hamas tarafının eksiklikleri aşikârdır. Öyle ki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), hem İsrail hem de Hamas liderleri hakkında tutuklama kararı vermiştir. Bu gerçeği şimdilik köşeye bırakırsak, dikkat edilirse, Trump’ın Gazze planının hemen ertesinde, Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan bir demecinde, Trump’ın ifadelerinin ‘abesle iştigal olduğunu’ ifade etmişlerdir. Dünyanın birçok ülkesi gibi Türkiye de Trump’ın Gazze üzerine çıtayı yükselten bu adımını beklememekteydi; ancak geriye dönüp baktığımızda, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının yanında, Amerikan Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıması ve Golan Tepelerinin İsrail’in egemenliği altında ilân etmesinin ardından, Gazze’ye yönelik bu çıkışı beni açıkça şaşırtmıyor. Yine, Trump, bölgesel ve küresel olaylara sadece siyasi ve diplomatik açıdan değil; çok kabaca ticari açıdan da bakmaktan hoşlanan ve net bir çizgi çizmeyi seven bir siyasi aktör olarak karşımızda. Bu nedenle daha önce açıkladığı ‘100 Yılın Anlaşması’ ile mevcut ‘Gazze Planı’ üzerinde kendi dünyasında örtüşüyor.

Gazzeli Çocukların Acıları, İsrailli Rehine Yakınlarının Feryatları…

Yeniden iç-dış politika etkileşimine döneceksek; İsrail uzun yıllar Türkiye’de iç politik malzemesi yapıldığı gibi kimi zaman özellikle ülkemizin Ortadoğu’ya yönelik ulusal çıkarlarının, Filistin-İsrail tartışmalarının dahi gölgesinde kaldığını üzülerek söylemeliyim. Filistin’de yaşanan acılar, kadınların ve çocukların İsrail bombaları altında ölmesi ve yerlerinden edilmesi her birimizi derin üzüntüye boğuyor. Kendini insan olarak tanımlayanların, tüm bu yaşananlardan elbette acı duyması gerekiyor. Bizler, Gazze’nin sokaklarında yalın ayak dolaşan çocukların acı çekmelerini istemediğimiz gibi, gözyaşları içinde rehine yakınlarına kavuşmak isteyen İsrailli ailelerin feryatlarına da tanık olmak istemiyoruz. Bölgede hem Müslümanlar hem de Yahudiler uzun yıllar yeterince trajedi yaşadılar zaten. Ortak acılarımızda hemfikiriz; ancak iş, devletimizin dış politikasının ulusal çıkarlarına geldiğinde daha duyarlı olunması gerektiğine inanıyorum. Bu, sadece Türkiye-İsrail ilişkileri için değil; Türkiye’nin Rusya, ABD, İran ya da herhangi bir ülke ya da bölge ile ilişkilerinde de iç-dış politika etkileşim sınırının ‘kesin ayrım hatlarıyla çizilmesi’ gerekiyor.

Öncelik Konusu: Terörün Aparatlarını Söküp Atmak

Beni asıl şaşırtan, İsrail’in ve özelinde Türkiye-İsrail ilişkilerinin, Türkiye’nin iç politikalarına bu derece malzeme edilmesidir. Bu yaklaşım, bugüne dek uzun vadede bir şey kazandırdı mı? Haddim olmayarak iktidar ve muhalefet cenahına burada küçük bir öneride bulunmak istiyorum. Türkiye, İsrail’i iç politikada konuşmaktan ziyade; şu an Gazze’de yaşanan insanlık trajedisine, ABD-İsrail-Filistin hattını dengeleyerek bakması ve Trump’ın: “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” söylemine sıkıca sarılması gerekiyor. Suriye sahasının parlayan yıldızı olan ülkemiz, Suriye’nin kuzeydoğusundaki taşeron terör örgütünün tüm aparatlarıyla söküp atılmasını öncelik konusu haline getirmelidir. En azından, olası Erdoğan-Trump görüşmesine kadar Ortadoğu’nun ve özelinde Suriye’nin şu an içinde bulunduğu geçiş dönemi dikkate alındığında, Türkiye-İsrail ilişkilerinin temkinli ve bir o kadar da soğukkanlılıkla yürütülmesi, Türkiye’mizin çıkarları için son derece önemlidir. Ankara, Trump’ın ilginç ve bir o kadar da uluslararası hukuku hesaba katmayarak ifade ettiği Gazze planı çıkışına da kendi ulusal çıkarlarını gözetecek şekilde yaklaşmalıdır. Gazze Şeridi’ndeki insanların, bir yerden bir yere naklinin mümkün olup olmadığı yönündeki tartışmalara ilişkin, uluslararası hukukçular ve uluslararası hukuk kurumlarının görüşü -ki 1949 Cenevre Sözleşmesi’nin 49. maddesi önemlidir- zaten çok açık ve nettir.

Ortadoğu’nun İki Kadim Halkı: Türkler ve Yahudiler

Bu bağlamda, şu noktayı yenilemek isterim, Türkiye’nin sadece İsrail’le değil; AB, ABD, Rusya, Körfez Ortadoğu’su, Afrika ve birçok ülke ve bölgeyle ilişkileri, iç siyasete malzeme edilmeyecek kadar değerlidir ve bu hassas dengenin, ‘her an sürprizler yaratacak coğrafya içerisinde’ korunması elzemdir. Ülkemizin iktidar ve muhalefet kanadında siyaset icra eden hem yerel hem de ulusaldan değerli siyasi aktörlerinin, bu konuya içinde bulunduğumuz süreç içerisinde daha dikkatli ve duyarlı yaklaşması gerektiğine inanıyorum. Basın-medya, akademik çevreler gibi ülkenin dış politika yapım sürecine etki eden tüm dinamiklerin bu konuyu ciddiye almaları son derece önemlidir. Kaldı ki bu gerçek, Türk kamuoyunun dış politikaya dair daha sağlıklı ve objektif bilgilenmesinin de önünü açacaktır. Bu yönde bir yaklaşım, iç-dış politika etkileşiminin hem ülke çıkarları hem de ülke kamuoyunun faydasına olacak şekilde bir alan açabilir. Unutulmamalıdır ki herhangi iki ülke arasındaki ilişki, sadece devletlerarasındaki etkileşimi değil; milletler arasındaki ilişkileri de kapsar. Ortadoğu’nun iki kadim halkı olan Türkler ve Yahudiler arasında var olan yüzlerce yıllık tarihi bağların, bu süreçten en az hasarla çıkması önemli ise tüm badirelere rağmen bölge barışı ve bir arada yaşama ülküsü de o derece önemlidir. Değerli siyasetçilerimizin bu konuyu ayrıca göz önünde bulundurması gerekiyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün