Tetsave - Şabat Zahor ZİRVE

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
5 Mart 2025 Çarşamba

Moşe Rabenu’nun isminin geçmediği ve kendisinden ‘sen’ diye hitap edildiği bu peraşa isminin geçmediği on sekiz peraşa içinde en bilinenidir. Çünkü bu peraşa genellikle Moşe’nin ebediyete intikal ettiği 7 Adar civarında okunur. Peraşamızın başlangıcında Tanrı, Menora’nın yakılması için ‘şemen zayit zah / saf zeytinyağı’ temin edilmesi ile ilgili emri verir. Çoğumuzun bildiği gibi Yahudi toplumu saf zeytinyağına benzetilir ve bu nedenle de Tanrı bu emri verir. Rabiler bu benzetmenin iki nedeni üzerinde durur.

İlk neden zeytinyağının nasıl elde edildiği ile ilgilidir. Zeytinyağı sıkılmak suretiyle üretilir. Zeytin sıkıldığında en büyük niteliği olan yağı üretir. Yahudi milleti de gerçek büyüklüğünü kriz ve sıkıntı zamanlarında ‘sıkıldığında’ gösterir.

Toplumsal anlamda hiçbir yerde bizden daha açık bir şekilde gösterilmemiştir. Toplumumuzda herhangi bir aile, ciddi tıbbi bir sorun gibi herhangi bir krizle karşılaştığında, tüm toplum anında harekete geçer. Hesed grupları, yemek getirmek, alışveriş yapmak ve çocuklara bakmak gibi ailenin ihtiyaç duyduğu her türlü pratik yardımı sunmak için hemen devreye girer. Birkaç saat içinde hasta için dua etmek üzere Teilim grupları oluşur. Toplum böyle zamanlarda birlik içinde olduğunu gösterir. Zira birlik olmadığımızda başımıza birçok sorun gelir. Bu sorunlar toplumu sarsar. Bunun için farklı düşünceler içinde olsak bile birliğimizi korumak gerekir. Bunun önemini tarihimizin her aşamasında görebilmek ne yazık ki mümkün olmuştur.

Rabilerin getirdiği ikinci neden oldukça zor ama bir o kadar da önemlidir. Zeytinyağı herhangi bir sıvıyla karıştırıldığında üste çıkar. Birbirine karışmaz. Yani toplum olarak her zaman zirveyi hedeflememiz gerekir.

Günümüzün diaspora ortamında başka kültürlerle ‘karışık’ olsak, yabancı bir toplumda yaşasak ve o toplumla iç içe olsak bile bizden zirvede kalmamız, daha yüksek bir standardı takip etmemiz beklenir. Bu beklentinin ne olduğunu da açıklamak gerekir. Hedef, toplumun geri kalanına kibirli bir şekilde tepeden bakmak değildir. Bu uymamız gereken yüksek standartlar ve sorumluluklar demektir. İçinde yaşadığımız toplum tarafından kabul edilen her şeyin bizim için de kabul edilebilir olması gerekmez. Her zaman söylediğimiz gibi kendi standartlarımız, kendi etik değerlerimiz ve kendi yüksek kültürümüz yaşam şeklimizi belirlemelidir.

Toplumun genelinde beş yaşındaki bir çocuk küfür kullandığında insanlar önce gülümser ancak bunu çirkin bulur. Ailesi çocuğu disipline eder veya etmez; bu onların sorunu gibi durur. Ne yazık ki ergin biri küfürlü konuştuğunda kimse tarafından umursanmaz. Normal olarak kabul edilir.

Hâlbuki beklenen yaşam tarzı bundan farklıdır. Küçük bir çocuk bunu kullandığında aile tarafından eğitilmeli ve bu tür konuşmanın kullanılmaması gerektiği öğretilmelidir. Küçük olduğundan bunun şok yaratması beklenmez. Eğitimle bunun üstesinden gelinir. Ancak yetişkin birinin de kendisine örnek olması beklenir. Çünkü çocuklarımız bizlerden çok fazla şeyi çok çabuk kaparlar. Bugünün gençliğinin benimsediği yaşam tarzı özellikle diaspora ortamında gençlerimizi olumsuz etkilemektedir. Özellikle sosyal medya sayesinde bu etkileşim zirve yapmakta, gelecek için çok da umut vermeyen bir toplum şekillenmektedir.

Peraşamızın üzerinde durduğu bir başka konu olan Kohen kıyafetlerinin amacı da beklenen standart ile ilintilidir. “Lehavod ultifaret / onur ve şan için.” Onur dediğimiz ‘kavod’ kelimesi ‘kaved’ yani ağır sözcüğü ile bağlantılıdır. Yaşamamız gereken içi boş hayatlar değil, anlamlı, amaçlı ve derinlikli hayatlar olmalıdır. Bu hayat tarzı hem kendimizi hem de Tanrı’yı onurlandırmalıdır.

Hepimizin gayesi zirveye çıkmak ve gerçekten anlamlı hayatlar yaşamak olmalıdır. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün