Herkese benden bir çay!

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
12 Mart 2025 Çarşamba

Başrollerini Şener Şen ile İlyas Salman’ın paylaştığı, Yavuz Turgul’un senaryosunu yazıp, Sinan Çetin’in yönetmen koltuğunda oturduğu Türk Sinemasının kült filmi Çiçek Abbas’ta hafızalara kazınan şöyle bir replik vardır: “Herkese benden bir çay, Şakir’e yok!..” Bir minibüs şoförü ve onun eski muavininin hayatlarının ekseninde gelişen 1982 yapımı bu eşsiz film, üzerinden 43 yıl geçmesine karşın ülke sinemasının unutulmazları arasında yerini sağlam bir şekilde koruyor.

Diyeceksiniz ki; spor sayfasında sinema eleştirisi mi yapmaya başladınız?.. Hayır tabii ki. Lakin Çiçek Abbas’ın o en çok bilinen repliği; bugünlerde hepimize lazım sanki... Filmdeki bağlamından farklı şekilde, bugünlerde hepimizin rahatlatıcı bir çaya ihtiyacı var. Yeşil çay, yasemin ya da papatya çayı veya türevlerinden. Öyle bir futbol sezonundan geçiyoruz ki; herkes birbiriyle kavgalı, herkes birbiriyle davalı, herkes birbiriyle anlaşmazlık içinde. Tansiyon öyle bir noktaya ulaşmış durumda ki; herkes ya siyah ya da beyaz. Kimsenin ne bir gri alanı kalmış, ne de bir başkasının söylediğine tahammülü. Öyle bir ortamdayız ki; uzlaşma veya karşı fikre saygı duyma gibi nüanslar, şimdilerde Kaf Dağı uzaklığında. Diğer renklerden olan herkesin hatalı, suçlu veya tarafgir olduğu, iğneyi kendisine batırmaktan imtina edenlerin çuvaldızı bir kenara bırakıp kılıçlarıyla karşı görüşle ‘fikir savaşı’na girdiği bir dönemdeyiz.

Elbette daha önceki sezonlarda olduğu gibi bu sezon da şampiyonluk kupası oldukça önemli. Zirve yarışı veren ezeli rakipler; Galatasaray ve Fenerbahçe bu yarışta ayaklarına dolanabilecek herhangi bir engele takılmak istemiyor. Ne var ki; aralarındaki rekabetin seviyesi -uzun yıllar görülmemiş şekilde- bu sezon fazlasıyla sertleşti. Birbirlerini itham ettikleri değerler, ne bir asrı aşkın şekilde bu ülkeye yaşatmış oldukları rekabete ne de temsil ettiklerini düşündükleri kültürlere yakışıyor. Kulüplerin yönetim kurullarının ‘emrindeki’ iletişim departmanları da tüm yaşananları vakur bir şekilde değerlendirmekten uzak, yangına körükle giden bir politika izliyor.

Sosyal medya veya YouTube’da daha fazla görüntülenmek ve böylelikle şöhretlerine şöhret katmak için ipe sapa gelmeyecek iddialar ortaya atanların, gazeteciliğin temel kuralı 5N – 1K (Ne, ne zaman, nerede, neden ve nasıl - kim) nedir bilmeyen ‘meslek erbaplarının’, birileri tarafından fonlanıp, pompalanan ‘dijital platform yıldızları’nın işi artık çığrından çıkarttığı bir dönemdeyiz ne yazık ki… Daha çok ses çıkaranın, bağırıp çağırırken kalemini kağıdını sağa sola fırlatanların, herkesi sükunete davet edip asabiyet içinde yaşayanların prim yaptığı ve böylelikle hayatlarını kazandığı sürreal bir futbol ortamında yoğruluyoruz.

Yazık oluyor… Gerçekten de yazık oluyor. Büyüklerimizden gördüğümüz ve evlatlarımıza miras bırakacağımız futbol ortamı bu değil. Bir fikri üslubunca tartışamamak, karşıt görüşe saygı duymamak ve birbirimizden bu derece uzaklaşmak hiç ama hiç normal değil. Bu seviyede birbirinden ayrışmak, kendi dediği olsun diye Makyavelist bir tutum takınmak, yükselen tansiyonla avunmak; sporun ve hayatın doğasına tamamıyla aykırı.

Biliyorum; benimkisi belki de suya yazı yazmak. Hele ki böyle bir dönemde. Hedef şampiyonluk ve rakibinin önüne geçmekse; her yol mübah, her yordam uygun. Ama olur da, çocuklarımıza yarın öbür gün daha sağlıklı bir futbol ortamı bırakmak istiyorsak, biraz vites düşürelim. Biraz sakin… Biraz rahatlayalım; herkese benden bir çay!..

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün