Hayatın üç temel döngüsü olan, ‘doğum, yaşam ve ölüm’ süreci çağlar içinde eksi-artı değişimlere uğrayarak çarkı tamamlıyor. Aradaki ‘nokta noktalar’ gerek evrensel, gerekse yaşadığımız ülkeye göre farklılık oluştursa da hepsi zincirleme tamlamanın birer halkası gibi.
Kökler, göçler, iklim değişimleri gibi dış yansımalar, bilim-eğitim-teknolojinin getirdiklerinin yanı sıra gelenek görenek, yardımlaşma/ gönüllülük kavramlarındaki çöküş arasında bocalayıp duruyoruz.
Son yıllarda yaklaşık her üç ailenin birinde gençler farklı ülkelere dağılmış durumda. Günümüz koşulları bunun başlıca nedeni. Ve çoğunluğun dilinde aynı cümle, “Yeter ki mutlu olsunlar…” Bu bağlamda ebeveynlerin de mutlu olmasında bir sakınca görmüyorum. Mesafeler yaşam tarzını zorunlu olarak değiştirse de, aile kavramının farklılaşması gerekmiyor.
↔↔↔
Temennilerimiz bile değişti. Birilerinin evleneceğini duyduğumuzda, “Mutlu olsunlar, bir yastıkta kocasınlar” denirdi. Şimdilerde söylenen ise, “Devamlı olsun inşallah…”
Sevinmek için toplum sayfalarında bir doğum, iki bar-mitzva haberi bekler olduk.
Bu arada bilimsel çalışmalarda ergenlik çağının 30 yaşına kadar devam edebileceği söyleniyor. Zaten artık erken başlayan söz konusu süreç, bu kadar uzayabiliyorsa, evlilikle boşanma arasındaki zamanı garipsememek lazım. Dilerim yeni dönem ‘mind- setting coach’lar konuyla ilgili (çevrimiçi) değişiklik oluşturabilir.
Günümüzde her iki lafın biri, ‘şükür’. Dua sonrası, ‘amin’ dercesine, şükür günlük hayatımıza girdi. Gençlere, “Nasılsın?” diye sorduğumuzda, genelde iki yanıt alırız. “Ayy sorma” veya “iyiii”. 50 yaş üstü ise, ‘şükür’leşme trendinde. Nasıl olmasın ki? Sağlık yerindeyse, işi varsa, küçük dertler geride kaldıysa, yeni gelenlere sabırla yer açmak gerekiyorsa elbette binlerce şükür.
↔↔↔
Yıllarca farklı kurumlarda gönüllü olarak çalıştım. Yaklaşık her toplantının başında yetkililerin “Burada ailelerimizden, işimizden vs. ‘zaman çalarak’ hizmet veriyoruz(…)” sözlerini duydum. Asla hemfikir olmadığım bir görüştü. Ne o zaman, ne de bugün için. Zira gönüllü kişi toplantıya önce kendi istediği için katılıp çalışıyorsa zaten bu onun bilinçli seçimidir. Dolayısıyla kimsenin vakti çalınmaz, kendine hayrı olur.
Geçenlerde, yıllarca toplum hizmetine gönül veren önceleri eşi Tuna Taragano ile farklı bir kurumda çalışmış, şimdilerde Öğrencilere Yardım’ın (Mişne Tora) başkanı olan Moşe Taragano ile sohbet ediyorduk.
Hatırlatma açısından, Öğrencilere Yardım, ilkokuldan başlayarak üniversite sonuna kadar gençlere destek veren bir kurum. Eğitim gençlere gelecek için yapılabilecek en büyük, hatta tek güvence.
Bağış severlerin katkıları, bayramlarda yollanan tebriklerin yanı sıra masapan ve şarope yapımı en birincil etkinlikleri.
Pesah (hamursuz) hazırlıkları çoktan başladı. Bu dönemde kuruma yapılabilecek en büyük yardım, ‘gönüllü’ sayısını çoğaltmak. Bu uzun soluklu, tam gün çalışmayı gerektiren bir süreç değil. İster Şişli yöresindeki ofiste, ister masapan kısmında destek verebilirsiniz. Bayram öncesi bir mitsva herkese iyi gelir.
Seramik sanatçısı Alev Ebbuziya Siesbye’in sergisi Galeri Nev’de 28 Mart’a kadar devam ediyor. Kaçırmayın derim.
Sağlıkla kalın.