Vayakel peraşasının başında bir toplantının izlerini görürüz. Altın buzağı olayı tamamlanmış, Tanrı Bene Yisrael’i affetmiş ve bunun göstergesi olarak Mişkan çadırının kurulması planlanmıştır. Planların artık uygulamaya sokulma zamanı gelmiştir. Bunun için de halkın Moşe tarafından yönlendirilmesi gerekmektedir. İşte bu durumda Moşe de beklenen toplantıyı gerçekleştirmektedir. Toplantının başında Tora’da defaatle vurgulanan Şabat gününü ‘koruma’ emri bir kez daha vurgulanmaktadır. Toplantının nihayetinde kullanılan pasuk “vayetseu kol adat Bene Yisrael milifme Moşe / Bene Yisrael’in tümü Moşe’nin huzurundan ayrıldı” şeklindedir.
Rabiler Tora’nın her cümlesinin hatta her harfinin bile bizlere öğreteceği bir şey bulunduğunu bildiklerinden pasukları detaylarıyla incelemeyi görev edinmişlerdir. Halkın Moşe’nin huzurundan ayrılması aslında doğal bir şeydir. Toplantı bitmiştir ve Moşe gereken talimatları vermiştir. Halk artık çalışmak ve malzemeleri temin etmek için görev başına gidecektir. Bunun için de doğal olarak Moşe’nin huzurundan ayrılmak gerekmektedir. Ancak sözcükleri oldukça tasarruflu kullanan Tora nedense burada bunu vurgulamak gereğini duymuştur.
Rabi Eliyau Lopian bu konuda güzel bir açıklama yapar. İnsanlar Moşe’nin huzurundan ayrıldıktan sonra bile hâlâ Moşe’nin huzurunda olmaktadırlar.
Çoğu zaman, bir kişinin yürüme şekli onun az önce nerede olduğunun bir göstergesidir. Sokakta yürürken tökezleyen bir kişi büyük ihtimalle bir bardan gelmekte ve alkolün dozu nedeniyle durum yürüyüşüne yansımaktadır. Spor salonundan gelen biri belli bir dinçlik ve zevkle yürür. Tora, Bene Yisrael'in, Moşe'den ayrıldıktan sonraki davranışlarının, Moşe'nin huzurunda bulunduklarını yansıttığını ifade etmek için ‘Mi'lifneh Moşe’den ayrıldığını vurgulamaktadır. Moşe'nin yanında olma ve onun öğretilerini dinleme deneyiminin onlar üzerinde etkisi müthiştir. İnsanlar öylece ayrılıp sıradan rutinlerine devam edememişlerdir. Moşe'nin huzurunda olma deneyiminden derin bir şekilde etkilenerek ilham almış ve mutlu olmuş bir halde ayrılmışlardır. Bu manevi doyumun zirvelerinden biridir.
Sinagogdan veya Tora dersinden çıktığımızda, daha önce olduğumuz kişilerle tamamen aynı kişiler olmamak gerekir. Deneyimlerimiz, yaşamın her alanında davranış biçimimizi etkilemelidir. Sinagogda olmadığımız ya da Tora öğrenmediğimiz zamanlardaki davranışlarımızla bile öğrendiğimiz veya deneyimlediğimiz davranışlarımızı sergilemeliyiz. İnsanların bizi sinagogdan çıkarken gördüklerinde davranışlarımıza hayran kalmalarını ve Yahudiliğe ait olmanın kişinin karakteri üzerinde anlamlı, olumlu bir etkisi olduğunu fark etmelerini sağlamak sorumluluğumuzdur. Sinagogdan veya öğrenim evinden, Tora derslerinden ayrıldığımızda bu, ‘Milifne Moşe’ gibi olmalıdır. Bu aldığımız eğitimin veya ibadetin deneyimden etkilendiğimizi ve moralimizi yükselttiğimizi gösterir. Tora hayatı sadece sinagogdaki davranışımızla ilgili değildir. Her yerdeki ve hayatımızın her yönündeki davranışımızla ilgilidir. Herhangi bir durumda davranış şeklimiz, çalıştığımız Tora'nın ve uyguladığımız kuralların bir yansıması olmalıdır. Sinagogdan ayrıldıktan sonra işler ‘her zamanki gibi’ olamaz. Deneyim bizi değiştirmeli, bize ilham vermeli ve kim olduğumuzu ve yaşamın her alanında ne yaptığımızı etkilemelidir.