Fenerbahçe her sezona şampiyonluk ve kupa parolası ile başlayıp mart ya da nisan aylarında hüznü yaşıyor ve sezonu başarısız şekilde tamamlıyor.
Önce Avrupa’ya veda
UEFA Avrupa Ligi’nin yeni formatında, grup aşamasında zorlu bir fikstür çekmesine rağmen, son anda kendini ilk 24 içine atmayı başardı Fenerbahçe. Eleme turunda Anderlecht’i rahat geçtikten sonra rakip İskoç Rangers oldu. Kendi evinde ilk maçta 3-1 mağlup olmasına rağmen, deplasmanda güzel bir mücadele veren Sarı-Lacivertliler 90 dakikayı 2-0 önde tamamlamayı başardı.
Bu skoru bulduktan sonra üçüncü gol fırsatları da önüne geldi ancak bunları değerlendiremedi Mourinho’nun öğrencileri ve penaltılar sonucunda rakibine elenmekten kurtulamadı. Avrupa’da final hayallerinin kurulduğu bu sezonda, hedeflerden birine ulaşılamamış oldu.
Türkiye Kupası
Büyük takımlar için sezonu bir kupayla kapatmanın en kolay yolu olan Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe grubunu lider olarak tamamlamayı başardı. Ancak çeyrek finalde rakip Galatasaray oldu. Kadıköy’de oynanan maçta çok kötü bir ilk yarı performansı sergileyen Fenerbahçe, devrenin son dakikalarında bir gol buldu ve skoru 2-1’e getirdi. İkinci yarıda bu skordan geri dönmeye çalışsa da pek varlık gösteremedi ve elenmekten kurtulamadı. Rakibi Galatasaray, Beşiktaş karşısında ligdeki ilk mağlubiyetini almışken hemen arkasından bir darbe daha vurma şansını da kullanamadı.
Lig maratonu
Sezona Jose Mourinho’yu takımın başına getirerek başlayan Fenerbahçe, sezonun daha hemen başlarında puan kayıpları yaşadı. Deplasmanda Göztepe karşısında 2-0 öne geçmişken, berabere kalınarak iki puan bırakılması, altıncı haftada ise Kadıköy’de Galatasaray karşısında alınan 3-1’lik mağlubiyet Sarı-Lacivertlileri sıralamada ikinci sıraya düşürdü bile. Sürekli rakibinin arkasında ve puan kaybetmesini bekleyen konumda olan Fenerbahçe için, Samsunspor ve Eyüpspor beraberlikleri ile kötü bir sezon geçiren Beşiktaş deplasmanında alınan mağlubiyet farkın kapanmasını engelledi.
Rams Park’ta oynanan Galatasaray maçına altı puan geride giren Mourinho’nun öğrencileri, fena bir oyun ortaya koymasa da gol bulamadı ve beraberliğe razı oldu. Bu hafta oynanan Trabzonspor maçında yaşanabilecek bir puan kaybı sezonun tamamen bitmesine neden olabilirdi. İlk yarıya 1-0 geride girse de Fenerbahçe ikinci yarıda bulduğu gollerle puan farkını üçe düşürmeyi başardı.
Ancak ikili averajın Galatasaray’da olduğunu düşündüğümüzde yine de Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı çok yüksek görünmüyor. Galatasaray’ın en iyi ihtimalle iki beraberlik alması gerekiyor ki kalan maçlarda bu kadar puan kaybı yaşanır demek güç. Bu durumda Fenerbahçe için yine kupasız kapanmış ve rakibine 5. yıldızın hediye edildiği bir sezon olacak.
Hatalı yönetim kararları
Altı sezon başkanlık yapan ve bir Türkiye Kupası dışında hiçbir kupa getiremeyen Ali Koç, bu sezon başında tekrar görevine devam etme kararı aldı ve kongreden de başkan olarak çıkmayı başardı. Yönetimi boyunca karar almakta çok geç kalan, Süper Kupa’ya gençlerle çıkan ancak sahadan çekilmeye karar veren, birçok teknik direktör ile çalışan ve sonunda Jose Mourinho gibi dünyaca ünlü ama Fenerbahçe genlerine uygun olmayan bir teknik adam seçen Ali Koç kendisine ayrılan sürenin sonuna gelmiş gibi görünüyor.
Yaptığı transferlerde zaman zaman şanssızlıklar yaşasa da, genel olarak çok başarılı da olamadı Ali Koç. Diego Reyes, Lemos, Samatta, Yassine Benzia gibi Fenerbahçe kalitesinde olmayan birçok oyuncu rahatlıkla sayabiliriz. Bu devre arasında Milan Skriniar gibi kaliteli bir stoper getirerek önemli bir adım atan Ali Koç ve yönetimi, orta sahada Fred’e bir yedek bulamadığı gibi, hücumda da Anderson Talisca’ya imza attırdı. Mourinho’nun Talisca yerine Dzeko profilinde bir oyuncuyu tercih edeceğine neredeyse eminim. Bu bir yönetim transferi oldu bana göre. Havayı değiştirmek, taraftar çekmek için böyle hamleler yapılabilir ancak tüm rolleri doldurduktan sonra bu tarz hamleler yapılmalı. Suudi Arabistan’da liginden gelen Talisca, Beşiktaş’taki formundan çok uzakta görünüyor. Mourinho’nun üçlü savunma sisteminde öndeki forvetlerden birinin mutlaka top tutabilen ve arkadaşlarını rakip bölgeye taşıyabilen bir profilde olması gerekiyor ancak ne En Nesyri ne de Talisca bu tarz oyuncular değil.
Başkanlık koltuğunda olduğu sürece Philip Cocu, Erol Bulut, Vitor Pereira, Jorge Jesus ve İsmail Kartal gibi birçok farklı ekolden teknik direktör ile çalışan Ali Koç da burada bir profil oturtamamış gibi görünüyor. Hem oyun tarzı, hem de tecrübe anlamında çok farklı profillerle çalıştı. Jose Mourinho’yu getirdiği zaman dünyada ses getirmiş olsa da, uzun zamandır başarılı olamamış ve modern futbolu takip edememiş bir teknik direktör olması bende soru işaretleri yaratmıştı. Rakiplerden çok fazla eleştiriye maruz kalmış ve bu eleştirilerin birçoğu haksız olsa da; önümüzdeki sezon devam etmesi faydalı olur mu pek emin olamıyorum. Mourinho her zaman sivri dilli, fevri ve abartılı şekilde şikâyetini ifade eden bir teknik direktördü.
Sonuç olarak; kendi hataları yerine hakemleri veya farklı olguları suçlayan ancak bunları da bitiremeyen Ali Koç, başarısız olduğunu kabul edip kongre kararı almalı artık bana göre.