Sederlerden kalkalı üç gün geçti… Ama Agada’mızda okuduklarımız hala aklımızda ve asla unutmayacağımızdan da eminim. Esasen daha kitapçığımızın üçüncü Pasuk’un1 sonu şu cümle ile biter: “Mısır’dan çıkışı en çok anlatan kişi en makbul kişidir…”
Zaten hemen bu cümleden sonraki paragraf şöyle bir olayı anlatır: “Ribi Eliezer, Ribi Yeuşuya, Ribi Eliezer ben Azarya, Ribi Tarhon… Pesah ziyafetinde beraberdiler ve Mısır’dan çıkışı bütün gece boyunca anlatıyorlardı. Ta ki öğrencileri geldiler ve kendilerine ‘Haham efendilerimiz, sabah duası okuma vakti gelmiştir’ dediler”2.
Bu yazıyı okurken Pesah bayramımızın daha 4. gününde olacağımıza göre kulunuzun da, bu mucizevi olay üzerine birkaç kelime yazmasa olmazdı diyerek geçen cuma günü kaleme sarıldım:
Çok ilginç bulduğum bölümlerden biri çıkışımızın rotası ve Kızıldeniz’i geçmemizdir.
Şemot’ta 600 bin eli silah tutan erkek ve akraba taallukatlarından oluşan bir kitleden bahsedilir… Çok kaba bir hesapla yaklaşık 2,5 milyon kişi yola çıkıyor demektir. (Bazı kaynaklar bunu abartılı bulur ama yine Şemot’a göre firavun muazzam bir orduyu peşlerine takar. 600 arabaya subaylarını bindirir ve hatta hurdaya ayrılan savaş arabalarını tekrar tamir ettirerek devreye sokar. Tüm bu gayretler zannedersem küçük bir kitle için harcanamaz.)
Tora’ya göre biz Goshen Vadisinde oturuyorduk. Oradan İsrail’in güneyine kadar mesafeyi 350 kilometre gibi hesapladım. Taşıdığımız yükler, koyun sürüleri, arabalar ve yaş çeşitliliğini dikkate alırsak azami 15 günde bu mesafeyi kat edebilirdik.
Moşe bu yolu takip edeceğine tam tersine güneye doğru yönelir. Lütfen temsili haritaya bakın. Bizimkiler Ramses şehrinde toplanıyor… (Agada’da okuduğumuz gibi bu şehri biz kurduk.) Yol oradan başlayarak bütün Sina Yarımadası’nın ortasından geçip Kızıldeniz’in güney ucuna varıyor.
Niye acaba?
Unutmayalım. Moşe, firavunun sarayında büyümüş eğitilmiş bir kişidir. Dolayısıyla bütün bu yolculuğu kardeşi Aaron ile birlikte evvelden planlamış olduğu hemen hemen kesindir. Esasen Tora bize ilk işareti veriyor:
“Paro, halkı salıverdiğinde, Tanrı onları, yakın olduğu için, Pelişti Yoluna3 yönlendirmedi. Çünkü Tanrı, halkın savaş gördüğünde fikir değiştirip Mısır’a dönmesini engellemeyi amaçlamıştı…”4
Açık olarak görüleceği üzere yol tamamen Mısır’a bağlı kavimler ve onların silahlı birimleri tarafından tutulmuştu. Dolayısıyla o geçiş kapanmıştı. Moşe’nin çizdiği yol ise çok zor olmasına rağmen, Mısırlı askerlerin ve özellikle harp arabalarının hareketlerini esaslı şekilde yavaşlatmaktaydı.
Bütün zorluklara rağmen Tiran Boğazı’nın Mısır tarafına geldik. Acilen karşı tarafa geçmemiz lazım. Karşı taraf dediğimiz Midyan (Şimdiki Suudi Arabistan’ın güney batı kıyı bölgesi).
Peki, niye Midyan?
Zira o yöre halkı Moşe’ye dost ve kayınpederi Yithro’nun ülkesidir4. İsrail halkının yol boyunca dile getirdiği korkuları yenmek ve onları Kenan ülkesinden önce, emin bir yere götürmesi şarttı.
Her şey tamam da Tiran Boğazı’nın en sığ yeri takriben 16 metredir. Eni de 5 kilometre. Nasıl geçeceğiz burayı?
Moşe’nin sarayda yetişen bir ilim adamı olduğunu hatırlayalım. Ayrıca yine Şemot’ta belirtildiği üzere takriben 40 yıl Midyan’da eşi ve çocuklarıyla yaşadığını biliyoruz. Özetle yöreyi avucunun içi gibi biliyordu.
Tiran Boğazı’nda her gün düzenli bir şekilde met cezir olayları görülür ve deniz seviyesi bazen ciddi bir şekilde alçalır. Ancak denizin dibinin görülmesi ve geçişin kuru bir şekilde yapılması imkânsızıdır. Ancak lütfen aşağıdaki resme bakın:
Sular alçaldığında ortaya bir sırt çıkıyor ve bu yükselti saatlerce kupkuru kalıyor; sular yükselince de denizin altında kalıyor. Dikkat ederseniz de sular adeta yarılmış gibi görünüyor. Firavunun askerleri aynı sırttan, peşimizden geldiler ama suların yükseliş zamanını tam hesaplayamadılar ve suların altında kaldılar (Aniden esen rüzgâr suların yükselmesini hızlandırmış olabilir)
Moşe asasını o sırtın ilk basamağına vurarak -sabırsızlanan halkına- sağlam zeminde olduğumuzu ifade etmiştir.
Özetin özeti biz Kızıldeniz’i böylece geçmiş olduk. Sonrasını anlatmama lüzum yok, zaten hepimiz ne olup bittiğini biliyorsunuz.
Sonuçta, Toramız ve özellikle Şemot kitabı asırlardan beri tüm dünyada, incelenmekte, konuşulmakta, tartışılmakta, çeşitli kitaplara ve filmlere konu olmaktadır. Herhalde sonsuza kadar bu ilgiyi görecektir.
Hag Pesah sameah…
---
1 Pasuk: paragraf veya pasaj diyebiliriz…
2 Bu kişiler çok ünlü filozoflardır… Agada’yı yazanlar herhalde onları da unutmamamız için bu bölümü oraya koydu.
3 Pelişti Yolu… Kısaca Mısır’dan İsrail topraklarına giden sahil yolunu veya kısa yolunu ifade eder.
4 Bu endişe ve korku sürekli gündeme gelmiş ve bütün çöl serüveni esnasında sık sık halk Moşe’ye “Niye bizi Mısır’dan çıkardın” mealindeki sözlerle serzenişlerde bulunmuştur… Örneğin Kızıldeniz’in kıyısında mısır askerleri tarafından kuşatıldıklarını görünce Moşe’ye “Niye bizi Mısır’dan çıkardın… Orada yeterli mezar yok muydu” diyerek isyana kalkışmışlardır.
5 Yithro peraşasını okumanızı tavsiye ederim. Moşe onun sayesinde toplumun nasıl yönetileceğini öğrendi.