Kanada seçime gidiyor! Güney komşusu ABD’de geçtiğimiz kasımda yapılan seçimleri Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın kazanması ve Beyaz Saray’a yerleştikten kısa zaman sonra Kanada’ya karşı bir ticaret savaşı başlatmasıyla, 28 Nisan’da burada yapılacak seçimler heyecan yaratıyor.
Gerçi sokak ve meydanlarda bizim alışık oluğumuz türden türküler, şarkılar çığırarak dolaşan araçlar yok, asılan posterler, pankartlar, duvar reklamları, bayraklar da yok. Peki ne var? Adayların sosyal medya, görsel basın ve kapı kapı ziyaretleri üzerinden yürüttükleri seçim kampanyaları var.
Son iki yılı tam bir başarısızlık manzumesiyle anılacak eski Başbakan Trudeau’nun istifası ile Liberal Parti’de yapılan başkanlık yarışında ipi göğüsleyen Marc Carney’in bu göreve gelmesi, partiyi bir miktar toparladı. Kamuoyu yoklamalarında hezimet bekleyen Liberaller biraz ümitlendi. Hatta son anketlerde başa baş bir orana kadar tırmandılar. Sonuçlar ne verir zaman gösterecek, ancak başkentin sokaklarında ibre Liberallerden yana.
Oysa Muhafazakârlar bu seçimi uzun süredir bekliyor ve buna hazırlanıyorlar. Pierre Poilievre sürdürülebilir bir ekonomi vaat ediyor. Savurganlık olarak adlandırdığı bazı ödenekleri keseceğini, en düşük vergi oranını düşüreceğini, bazı can sıkan vergileri kaldıracağını söylüyor. Bunun karşılığının kamu harcamalarının kesilmesi ve devletin küçültülmesi olacağını herkes biliyor. Zaten Muhafazakârlar her geldiklerinde benzer adımlar atmış ve on binlerce insan işsiz kalmıştı. Tahmin edilebileceği gibi işçi sendikaları seri şekilde Poilievre’in karşısına set çekmeye başladılar bile.
Trudeau’nun azınlık hükümetini dışarıdan destekleyen NDP’nin (Yeni Demokratik Parti) Liberalleri diz çökme noktasına getirmesi hem ekonomi hem de göçmen politikalarında derin izler bırakacak olumsuzluklara imza atılmasına neden olması seçmenin kulağına küpe olmuş durumda. Trudeau’nun NDP’ye yaranma politikaları onu koltuğundan etti. Akıllarda başarısız, Kanada’yı ekonomik darboğaza sokan bir siyasetçi olarak kalacak olmasına neden oldu. Sokaktaki sesler, şimdi sıranın NDP’ye geldiğini, lideri Jagmeet Singh’in parlamentoya dahi giremeyebileceğini fısıldıyor.
Ekonominin yeniden canlandırılması, indiği söylenen enflasyonun gündelik hayata yansıması, yanlış uygulandığı söylenen göçmenlik politikaları sonucu oluşan konut sorununun çözüme kavuşması gibi konular seçmenin beklentileri…
Kanada, 2023-2024 yıllarında 500 biner kişiden toplam bir milyon göçmen aldı. Dünyanın farklı yerlerinden gelen bu göçmenleri entegre etmede, onlara konut ve iş alanları açmada çok başarılı olamadı. Bürokrasinin kendisinden beklenmeyecek kadar yavaş işlemesi, ülkenin önünü tıkayan bir set oluşturdu desem yalan olmaz.
7 Ekim’den sonra Kanada genelinde esen Yahudi karşıtı havanın biraz da bundan kaynaklı olduğunu kabul etmek gerekir. Liberal hükümetin gösterilere, nefret söylemlerine, yer yer görülen boykotlara ve saldırılara, Yahudi halkının güvenliğini tehlikeye atacak kadar tolerans göstermesi, on yıllar boyu oluşagelmiş Liberal – Yahudi toplumu ittifakına son verdi. Trudeau hükümetinin antisemit olaylara verdiği yanıt, her zaman muğlak oldu, olaylardan ötürü üzüntülerin bildirilmesi, saldırıların şiddetle kınanmasından öteye gitmedi.
Kanada dış politikasının İsrail karşıtı duruşu, ikili ilişkilerde olsun, BM nezdinde alınan kararlarda olsun bunu düstur haline getirmesi, Yahudi seçmeni Muhafazakâr Partiye itmiş durumda. Poilievre’in, 7 Ekim için düzenlenen anma toplantısındaki konuşmasının yarattığı heyecanı düşünüyorum da Yahudi toplumunun büyük çoğunluğunun oylarını Muhafazakarlara verecekleri kesin gibi!
Gelin görün ki Poilievre aynı etkiyi seçmenin genelinde yaratıyor mu? Muhafazakarların kalesi olan yerleşimler dışında, daha önce Liberal olan oyları kendine çekebilecek mi? Bu seçime dek belli olmayacak gibi duruyor.
Poilievre’in daha önceden bir siyaset tecrübesi yok. Böylesi bir göreve gelmesi halinde nasıl bir profil çizeceği bilinmiyor. Trump’a karşı nasıl kozlar öne süreceği, Kanada’yı bu çetrefilli ticari savaşlardan nasıl çıkaracağı konusundaki şüpheler çokça dile getiriliyor. Gerçi Carney de benzer durumda. Trudeau hükümetinde etkin olmuş Parlamento dışı bir oyuncuyken şimdi zor bir göreve talip! Profilindeki eski ‘İngiltere Merkez Bankası Başkanı’ ve eski ‘Kanada Merkez Bankası Başkanı’ etiketleri seçmenin ona daha güvenle bakmasını sağlıyor. Ekonomideki kötü gidişin üstesinden gelebileceği görüntüsü veriyor.
Benden yana, Türk usulü seçim kampanyaları içinde büyümüş birinin şaşkınlığı içindeyim. Trudeau sahnede yok! Kimse diğerine sataşmıyor! Seçmen sakin! Hatta sandığa gitme yüzdesinin yüksek olmayacağı öngörülüyor. Artık Kanada’da seçimin renksizliğini siz düşünün!