Orli Güner
Pek çok alanda yaşanan sosyal ve teknolojik gelişmeler bir yandan hayatımızın kolaylaşmasını sağlarken, hazır tüketime artan talep sonucu, geleneksel yönlerimize eskisi kadar zaman ayıramadığımız saklanamaz bir gerçek. Bu koşturmaca içerisinde sağlıklı ev yemeklerindense, öğün geçiştirici gıdalar daha çok tercih edilmekte, küçüklüğümüzde yediğimiz büyükanne kurabiyelerinin yerini şimdilerde, kolayca ulaşabildiğimiz paketli ürünler almaktadır. Bağışıklığımıza dikkat etmemiz gereken bu dönemde, hijyen koşulları ve düzenli beslenmenin önemini hepimiz görüyoruz. Hazır kış gelmiş bizler de karantina sürecini değerlendirmeye başlamışken, neden gençler olarak mutfak ile ilgilenmeyelim dedik; araştırmalar yaptık ve köklerimizden gelen yiyecekleri tanımaya koyulduk.
İspanya ve Portekiz’de yaşayan Yahudiler 1492 yılında, memleketlerinden ayrılmak zorunda bırakılmış, bunun sonucunda ise çeşitli ülkelere göç etmişlerdir. Osmanlı İmparatoru Sultan II. Bayezid sürgün duyumunu aldıktan sonra, uluslararası ticaret, finans ve tıp gibi alanlarda yüksek eğitim almış, meslek sahibi bireylerin ülkeye yararlı olacağını düşündüğünden, insan yeteneğinin Türkiye'ye aktarılmasını memnuniyetle karşılamış ve davette bulunmuştur. Yaklaşık 200.000 kişi bu topraklara gelerek yerleşmiş ve daha çok batı kesimlere yayılarak hayatlarını sürdürmüştür. Böylece, Yahudiler hem farklı bölgelerin kültürünü almış, hem de gittikleri yerlere geleneksel miraslarını aktararak büyük bir etkileşim gerçekleştirmişlerdir. Geçmişlerine olan bağlılıkları sebebiyle de, kendilerini Sefarad toplumu olarak adlandırmışlardır.
Sefarad yemeklerinin, genellikle mevsimsel ve bölgesel ürünler ile hazırlandığını, yeşillik, limon ve zeytinyağının sıklıkla kullanıldığını, sebze, meyve, baklagil, balık ve et ürünlerini de içinde barındıran etnik bir mutfak oluşturduğunu biliyoruz. Salça, soğan, sarımsak ve baharat gibi aroma verici malzemelere çok fazla yer verilmemesine rağmen, ortaya lezzetli bir harmoni çıkmıştır. Az malzeme kullanılarak çeşitli yiyeceklerin yapılması ve artan ürünlerin değerlendirilmesi gibi küçük detaylar ise, yaratıcılığı ortaya koymakla birlikte, aile bütçesine de katkı sağlamıştır. Kaşerut ve şabat kuralları bu anlamda, menülerin şekillenmesinde etkili olmuş ve belli başlı yiyecekler kalıplaşarak, aile büyüklerimiz tarafından günümüze kadar taşınmıştır.
Haydi en bilinen tatlardan bazılarına göz atalım...
Kabuğundan böreğine “kabak”
Kaşkarikas
Kalavasuço
İster kuru fasulyeli ister ekşili “ıspanak”
Espinaka kon avas (İstanbul usulü)
Espinaka kon arroz
Tuida
Vazgeçilemez hamur işleri “borekitas, bulemas”
Farklı pişim teknikleri ve eksiksiz lezzetiyle “patlıcan”
Rulikos de berenjena
Berenjena asada
Tatlı yer tatlı konuşuruz “halva de bimbriyo (ayva peltesi), tespişti, borekas de muez”
Önümüzdeki paylaşımlarda yöresel tariflerin içeriklerine yer vereceğim gibi, klasiklere de yeni alternatifler getireceğim. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, esen kalın...
Kaynakça
https://www.turkishflavours.com/turkish-sephardic-cuisine/
https://www.myjewishlearning.com/article/mediterranean-food/
Görseller kaynakları
https://tarifustasi.com/kuru-fasulyeli-ispanak-espinaka-kon-avas-tarifi-3/
https://www.doruktapasta.com/urun/437/patatesli-bulemas*.html
https://yemektarifleri.xn--kadn-nza.net/kozlenmis-patlican-salatasi-tarifi/
https://www.lezzet.com.tr/yemek-tarifleri/tatli-tarifleri/serbetli-tatlilar/ayva-pestili-414590
https://www.turkishflavours.com/turkish-sephardic-cuisine/